Bir şairin kaleminin ucundadır dünya. Kalemin ucunun kâğıda değmesi gibi değersiniz yazdığına. Şair ki; onda hayata bağlanırsınız ve onda seversiniz yaşamayı, sevmeyi, ölmeyi. Şair, şiir yazmaz; ruh yazar, sevda yazar, acı yazar. Ama ondan sevinç, mutluluk, beklemeyin. Yaşama hazzı, sevinci yoktur şiirlerde. Olsa da şiire yakındır yazdıkları ama şiir değildir illaki.
Ruh boşalmasıdır şiir; katarsistir. Şiir dediğiniz incedir; şair ise inceliğe merdiven dayayan nahifliğin mimarı… Üzmeyin onları. Bu alemde değillerdir onlar. Alemin efendileridirler ama hiçbir aleme dahil değillerdir. Sözlerine inanıp inanmamak önemli değil. Şiir size bir anlam ifade etmiyorsa bir dünyaya girmeyi istemiyorsunuzdur ki; bu da bir şair için önemli değildir. Zira şiir zevki, herkese dokunmayacak kadar güzel, narin ve tarifsizdir.
Şiir, bir sanatsa sanatın hayati damarıdır o. Sanat, renklerden oluşan bir armoniyse şiir, beyazdır. Her renkte beyaz, her hissedişte binlerce naz vardır. Madem her şey zıttıyla vardır siyahın var olması da beyazın varlığı iledir. Şiir, bir vahadır. Onunla varlıkların anlamı, yoklukların sureti vardır. Ve bir şair, şiirinde yalan söylemeyecek kadar realist, doğru söylemeyecek kadar düşperesttir.
Büyüdür şiir. Doğu ve Batı’nın büyüye dalması bundandır. Bundandır Latin’in mısraya büyü (vates) demesi. Bundandır mısra ve din kelimesinin aynı anlamda olması ve şairin, büyücü ve peygamber kelimeleriyle eş anlamlı olması. Tesadüf değildir şiirle efsunlanmak. İnsana bir ruh giydirirken bir şiir, buğulu alemlerin tınılarında şarkılar söylersiniz. Kaybolursunuz en kesif sokaklarda, var olursunuz yokluklarda ve kör kuyularda aşikâr olursunuz.
Bir şairin dudakları arasındadır dünya. Varlıkta hiç, hiçlikte var eden odur. Gücünü kendi dünyasından alırken şiirle zapt eder yıkılmaz kaleleri. Çünkü kelimeler en çok şiire yakışır. Güzele her şey yakışırsa da her şeye güzel yakışmaz. Sanat, bir şehrin en güzel kadınıysa şiir, o kadının en alımlı hali en nahif huyu en hayran olunası cilvesidir. Bazı gözlerin görmemesi kadından değil gözlerdendir. Zira güneşte kalabilmekte değil güneşe bakabilmektedir marifet. Bu yüzden bu kadına elleriyle ab-ı hayat içiren şairden sıradanlık beklemeyin. Sıradan davranışlar, sıradan düşünceler, sıradan hayatlar beklemeyin. Sıradan olmamak için böyle değillerdir böyle olmadıkları için sıradan değildirler sadece.
Bir şairin düşlerindedir dünya. Şiire bulanmayan hayatlar eksik, şiire değen hayatlar mahzundur. Ne menem kayboluştur bu…
Kelimelere mısra ören şair ölümsüzdür. O yüzdendir hayat ve ölüm arasında bir farkın olmaması.
Şair ve şiir ne çok duygudur ve ne acıdır ki en az bilinendir. Ve en az bilindiği hâlde şiir, üzerine de en çok konuşulandır. Dokunduğunuz her cümlenin altında ezilmiş hissettim kendimi. Ezilip, şair olmak dedim ne güzel… yüreğine sağlık
Şair ve şiir kavramının bu kadar içten benliğinin yansıtılması bir nevi yazana ayna tutmak gibi.
Sizlerin bu kelime ahenginin içinde bizlerin böyle klişe alışılagelmiş terimleriyle bir şeyler yazabilmek çok mümkün değil gibi. Öylesine kutsanmış bir yazı. Öylesine pâhabiçilmez bir eser. Yüreğinize sağlık hocam.