Şiir İçin Tomris Mi Gerekiyor?

Yazar Hakkında: Derda Demir

Rok Atmaya Zamanım Yok

Kendi kendime cafcaflı şeyler söylemeden etkili bir giriş yapmak ne kadar zor...
Devamını Oku

Senin için şiir yazılması güzel bir duygu olsa gerek. Bunu ben ister miydim bilmiyorum -fazla önemli hissettirebileceğinden belki- ama çoğu insan ister diye düşünüyorum. Tomris Uyar hakkında çok fazla şey duymuş ya da duymamış olabilirsiniz -zaten başka ihtimal yok- önemli değil.  Burada sizlere ansiklopedik bilgilerle onu tanıtmayacağım zira bunları her yerde bulabilirsiniz. Kendisinin bir öykü yazarı ya da çok iyi bir çevirmen olmasından ziyade burada sizlere bahsetmek istediğim şey, edebiyatın belki de en güzel şiirlerinin onun için ya da o var diye yazılmasının inanılmaz bir tesadüf olması.

Edebiyatımızın dört büyük şairinin ona aşık olması, -böyle söyleyince futbol takımı gibi oldu- ona şiirler yazması, hayatındaki çoğu insanın edebiyatla ilgilenmesinden ötürü mümkün bir ihtimal olarak  gelse de, benim ve birçok insan için edebiyattaki en yetenekli şairlerin aynı kadına hisler beslemesi, yaşadığımız dünyaya çok fazlaymış gibi geliyor bana. Ülkü Tamer, Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever. Birçok insan tarafından bu hikayede kaybedenin Tomris olarak görülmesi açıkçası beni biraz düşündürüyor. Tek kazananın edebiyat olduğunu düşünmek, bende biraz Tomris’e haksızlık yapılıyor hissi uyandırıyor. Tomris’in bağımsız bir kadın olması onun bir kusuru değil özelliği zannımca. Ansiklopedik bir bilgi vermeyeceğimi söyledim ama istemeyerek hikâye biraz pekişsin diye anlatmak zorunda hissediyorum. Önce Ülkü Tamer ile evlendi. Kimileri Cemal Süreya için ayrıldıklarını kimileri  ise Ülkü Tamer’le olan evliliğinde çocuklarının ölmesinden dolayı ayrıldıklarını düşünüyor. Sonra Cemal Süreya ile bir birliktelik yaşadılar ve benim için en değerli, en özümsediğim ilişki buydu. Şahsiyet Rötarı olayını duymuşsunuzdur -lütfen duymuş olun- kendimi içinde bulduğum ya da içinde bulmak istediğim bir hikaye. Belki de karmaşık davranışlarımı ”edebileştirerek kurtulurum belki” düşüncemden dolayı benimsemek istiyorum. ”Türk edebiyatının en verimli aşkı” olarak görülüyor; çünkü Süreya en anlamlı şiirlerini onun için yazıyor. Bu sırada Edip Cansever de Tomris’e aşık. Platonik bir aşk da olsa bu, Tomris için çok değerli. Cansever Tomris için şiirlerini Tomris’in her doğum gününde şiir yayımlayarak itiraf ediyor. Süreya’dan ayrıldıktan sonra Turgut Uyar ile evleniyor. Uyar’ın yedi yıllık şiire ara vermesi Tomris sayesinde son buluyor. Kısaca hikâye -biraz fazla kabataslak oldu sanki- bu şekilde aslında. Neden Tomris’e aşık oldular gibi saçma bir soruya cevap vermem gerekirse Tomris de bir yerde bahsediyor aslında bundan. Sorgulayan, düşünen, tartışan birisi. Ona aşık olan insanlar da bu özelliklere sahip; tartışmaları.  Asıl çekici yanının bu olduğundan bahsediyor. Belki Tomris güzel bir kadın ya da değil. Zeki, ahlaklı, çevik bir kadın ya da değil. Herhangi bir özelliğinden ziyade ortada gerçekten bir his olmalı bu şiirleri yazdıran –en azından teması aşk olanlarda-. Çok da uzatmadan yazının abartılı sorusuna –karikatüristik…Biraz da fütüristik…Neyse ya böyle kelimelerin anlamlarına internetten bakmanız gerekiyor- öylesine bir cevapla son vermek istiyorum söylediklerime.

Şimdiye kıyasla eskiden şiiri daha çok severdim. Artık o kadar heyecan aramıyorum galiba. Şiir’in tehlikeli tarafını kaldıramıyorum. O nayif aşk şiirlerinden daha çok, Umut Sarıkaya’nın ”Biz birlikte olursak dünya karmasını bile yenebiliriz”in taraftarı oldum. Sonradan ”Biz kimiz ki sevgilim? Luis Figo bizi o yeşil çimlere gömer.” deyip farkına vardığında artık çoktan fanatik olmuştum. Çünkü, şiir çok tehlikeli ve gerçek gelmiyor artık bana. Bahsedilen yıldızlar, dağlar, taze yağlı boyayla yeni boyanmış şecere ağaçları…Gerçeklikten çok uzaklar. Şiir cidden tehlikeli ve ben bu tehlikenin altından kalkabileceğimi zannetmiyorum…En azından tek başıma. Gerçi 1957 yazında Kazancı Yokuşu’nda oturduğum sıralar ben de bir Tomris’e aşık olmuştum. O zaman “Galiba efsanevi Milan kadrosunu yenebiliriz.” dedim. Ama cümlelerimin, güzel bir şiir yazmak için hiçbir zaman yeterli olmadığını görünce hükmen mağlup olmak daha onurlu gelmişti. Nitekim mağlup olmak için de Tomris’e ihtiyacım yoktu. Dört büyük şairin, edebiyatın en güzel şiirlerini yazmak için ona ihtiyacı olmaması gibi. Çünkü ben, Tomris olmasaydı da yenilecektim, onlar Tomris olmasaydı da anılacaktı.

Yazar Hakkında: Derda Demir

Rok Atmaya Zamanım Yok

Kendi kendime cafcaflı şeyler söylemeden etkili bir giriş yapmak ne kadar zor...
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir