Yeryüzü Tanrıçası

Yazar Hakkında: Rukiye TÜZEL

Denge

Evrendeki her şey denge üzerine kuruludur ve insan bedenide zaten özünde, içsel...
Devamını Oku
Rukiye Tüzel

Ey Toprak Ana, sen bizi bağrında barındırır, dünyanın dört köşesindeki insanları beslersin! Sen söyle insanlara, onlara sen anlat!

-Hayır, Tolgonay, sen anlat! İnsansın sen. Her şeyden yüce, her şeyden akıllısın; insansın sen! Sen anlat!

Cengiz Aytmatov’ un da  Toprak Ana’ da bahsettiği gibi yaratılanlar içerisinde en mükemmel, en üstün varlıktır insan. Buna rağmen, insan ömrü kendini eksik, zayıf hissettiği anlarla doludur. Bu duyguların yaşamdaki tezahürü de aidiyetsizlik hissidir. Bazen hiçbir yere ait değilmiş gibi, bazen de sahip olduğu hiçbir şey onun için bir anlam ifade etmiyormuş gibi… O hayat, o ev, o aile, o şehir hatta o beden bile  ona ait değil gibi. Aidiyet bağları olmadan insan kabullenemez, içine sindiremez yaşamı. Yürüyemez, yol alamaz olur, tıkanır kalır. Hiçbir duygu ona tanıdık gelmez, kendini iyi hissettirmez. Sorgulamaya başlar bu aidiyetsizlik duygusunu. Sonra sorgulama sırası varoluşuna, varoluş amacına gelir. Çünkü köklenemez, topraklanamaz. Toprak; evdir, yuvadır, köktür, ailedir, sabitliktir. Başlayan her şeyi büyük bir aşkla devam ettirebilmektir.  Zaten,  aşk da toprak elementinin eksikliğinden doğar.  Ait olmak istersin birine, bir eve, bir duyguya, bir düşünceye, bir aileye. Her geçen gün bu eksiklik güçlenir, seni daha da esir eder bu yoksunluğa.  Aidiyetsizlik, farklı farklı arayışlara sürükler insanı. Ne olduğunu bile bilmediğin bir şey eksiktir ve sen, tüm hayatını onu arayarak heba edersin. Tamam şimdi buldum, “tam oldum” dediğin anda yine başlar tanımlayamadığın başka bir yoksunluk hissi. Oysa toprak tamamlar insanı… Canlandırır, neşelendirir.

Toprak elementi; tamlıktır, başladığı işi sonuna kadar götürmek, yarım bırakmamaktır. Aynı zamanda diğer üç elementi de bünyesinde barındırır.  Ateş, su ve havanın karışımından meydana gelir. Elementler dünyasının en fazla özelliğe sahip yapıtaşı, toprak elementidir. Ezoterik bilgiler de fiziksel her şey toprak elementine işaret eder. Bu yüzden düşüncelerimizi eyleme dökebilmek için toprak elementine ihtiyacımız vardır. Çünkü toprakla hayat bulur her hayalimiz. Toprak nasıl içine aldığı tohuma can verirse, Elementler Teorisi’nde de toprak elementi umutlarımızı somut bir şekilde hayata geçirir, can verir.

Toprak; bolluktur, berekettir. Parayı simgeler. Karşılıksız verir, seni maddi manevi destekler. Hem bedenini, hem ruhunu besler. Bir minik tohumla sana dünyaları bağışlar. Bir tohumla başlar, hayat ağacını büyütürsün. Emeğini somutlaştırır, dileğini, hayallerini, umutlarını gerçekleştirir. Ürün verir. Elle tutulur hale getirir. Görürsün, dokunursun, koklarsın. Gözünün gördüğü, elinin tuttuğu, sahip olduğun yaratımın yüzünü güldürür, ruhunu da okşar, doyurur. Değer bulur.  Seni bir yere, bir şeye ait hissettirir. Köklendirir. Ruhunun bahçelerini de yeşertir, çiçeklendirir, güzelleştirir.

Toprak; çalışkan, devamlı ve kararlıdır. Dolayısıyla insanın sanatçılığını, marifetini, ustalığını  ortaya çıkarır. Hayatımıza düzeni ve dengeyi taşır. İlişkilerde de dengeleyendir.  Alttan alan, sahip çıkan, fedakarlık yapan, sorumluluk alan, canı yansa da dimdik ayakta duran ve ayakta tutandır. Hayatın anlamını bulmuş, pragmatik değerlere saygılı ve kendinden her zaman emindir toprak insanı. Sahip olduklarına sıkı sıkı tutunur, başına gelen tüm zorlukları sabırla  göğüsler ve devamlılık için çaba sarf eder. Bu yüzden toprak güvendir, erdemdir, inançtır.

Toprak; Dharma yani doğum, ölüm ve ikisi arasındaki yol, kader olgusudur. İnsanın bir avuç topraktan yaratıldığı, topraktan yediği ve toprağa döndüğü söylenir. Bu süregelen devamlılık sona erdiğinde de beden ölür ve hayat son bulur. Bu Dharma yolunda insanın nerden geldiği ya da nereye gideceği toprak insanını ilgilendirmez. O hep oradadır, sabittir. Kararlı, net ve güçlü. Yolu keyifle ve güvenle yürür.  Kendini tamamen teslim eder. Çünkü toprak huzurdur ve ölümsüzlüğü sembolize eder.

Toprak; dünyanın varoluşundan itibaren dişil enerjiyi, feminenliği, doğurganlığı temsil ettiği için zamanla Yunanistan’da, Roma’da, Anadolu’ da, ve Sümer mitolojisinde “Toprak Ana” diye çeşitli kültler türemiştir. Her kültürde farklı adlandırılsa da, özünde hep aynı kadim, koruyucu, bilge ve yaratıcı tanrıçadır. Yunan mitolojisinde  “Gaia” yani Toprak Ana yeryüzünü simgeleyen, her şeyin ve bütün tanrıların ondan türediği ana tanrıçadır. Hayat verir, büyütür, iyileştirir… Bitmez tükenmez enerjisiyle sonsuzluğu simgeler. Anadolu’da “Kybele” diye de bilinen Toprak ana, gerçek bir anne gibi biz ona zarar da versek bizi sever, eşsiz şefkati ile bizi sarar. Biz bir taraftan onu yavaş yavaş yok ederken, Toprak Ana bize karşılıksız nimetlerini sunar. Yaşamın devamlılığı için ana tanrıça bize yüce merhametini sunar. Korku, kaygı barındırmaz. Sadece saf sevgiyle doludur. İçinde canlı, cansız tüm yaşamla bir olmuş muazzam bir denge barındırır. Doğarak, ölerek, değişerek, yenilenerek, vererek… Dünyadaki varoluşun özü, insan bedenindeki muazzam dengeye ulaşmanın yolu da budur zaten. Sev, üret, koru, paylaş…

 

-Ey, Toprak, bizleri bağrında taşıyorsun. Bizlere mutluluk vermedikten sonra nerde kaldı senin analığın, ne diye geldik bu dünyaya? Ey, Toprak, çocuklarınızız biz senin; bize mutluluk ver, bizleri mutlu kıl!

Cengiz Aytmatov,  Toprak Ana

Yazar Hakkında: Rukiye TÜZEL

Denge

Evrendeki her şey denge üzerine kuruludur ve insan bedenide zaten özünde, içsel...
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir