Gerilim veya korku filmi sever misiniz? Bu soruya evet ya da hayır demek arasında çok fark olmadığını söyleyebilirim. Neden mi? Çünkü gerilim ya da korku film senaryoları genellikle temel bir korku üzerine kurulur. “Ölüm korkusu”, evet ölmekten öylesine korkuyoruz ki insanın ölümlü olduğunu ya normalleştirmek ya da düşünmemek istiyoruz. Eğer gerilim ve korku türündeki filmleri sevmiyor ve tercih etmiyorsanız muhtemelen ölüm konusunda derin korkular yaşıyorsunuz. Gerilim ve korku türünde filmlere ilginiz var ise ölümü anlamak ya da ölümü normalleştirmek istiyorsunuz. Hollywood ölüme karşı olan bu korkuyu normalleştirmeniz için yanınızda. Peki, neden filmlerle biriken bu gerilimi atmak istiyoruz? Paramızı ya da vaktimizi çok farklı olmayan senaryolar için harcıyoruz? Cevabı oldukça basit diyebilirim, yaşamayı seviyoruz. O kadar çok seviyoruz ki hayal kırıklıklarınız, kafa karışıklıklarına ve yaşanılan acılara rağmen hayatta kalmaya devam etmek istiyoruz. Güneşin yeniden doğuşunu görmek, rüzgârı hissetmek, toprağın kokusunu almak ve suyun tadını almak istiyoruz. Yaşamak için içgüdüsel bir isteğimiz var. Hayata tutunuyoruz. Bu sebeple en kötü senaryoların nasıl gerçekleşebileceğini bilmek hazırlıklı olmak istiyoruz. Gerilim ve korku filmi izlerken çoğunlukla kurbanla özdeşleşmemiz ve empati yapmamızın sebebi bu olabilir mi? Neden olmasın. Gerilim ve korku filmlerinde klişeleşmiş kaçma sahnelerinde neden endişe duyuyoruz? Belki de yaşamın bizden alınması düşüncesine katlanamıyoruz. Bu sebeple bunun gerçekleşmesi ihtimalini sadece film olarak görmek istiyoruz. Yaşamayı seviyoruz. Yaşama dört elle sarılmalı, hayatın akışından keyif almalıyız. İnsan doğası gereği yaşam ve ölüm arasında hep bir ince çizgide yürüyor. Eğlencemizde bile kendimize bunu hatırlatıyoruz. Gerilim ve korku filmi izlerlerken kendinize sorun yaşamımın değerini gerçekten biliyor muyum? Elimde olan bu yaşamı gerçekten ama gerçekten olması gerektiği gibi yaşıyor muyum? O halde korkmama ne gerek var.
“Ölüm korkusunu aşmadıkça insan için özgürlük yoktur. Ama intihar ile değil. Bu korkuyu aşmak için kendini bırakmamak gerekir. Hiç burukluk duymadan, korkmadan ölebilmeli.” – Albert Camus