“Yaşadım canım yaşamak denirse buna…” der çok sevdiğim bir şarkı.
Hangimiz geçmişe bakıp da tam yaşadım der ki? Hayat biraz da olmaya çalışma çabasıdır ya da bu uğurdaki savruluşlardır.
İnsan hayatında olmayanı ya da eksik kalanı arar durur; mutluluk arar, zaman arar, sevgi arar, mana arar, inanç arar, ekmek arar, sağlık arar… Arayışların sonunda, aradığını bulamayan hiç de azınlıkta değildir.
Mutluluk arayıp bulan çok azdır ya da mutlu oldum dersin hep fazlasını istersin ve yine ararsın.
Zaman yetmez uykudan çalar, işten çalar, sevdiklerinden çalar ve yine doymazsın.
Sevgi az gelir daha yok mu beni seven diye fedakârlık yaparsın, bir bakmışsın ki yanında kimse kalmamış.
Bunalırsın bir anlam ararsın hayatta, belki de en zoru budur keza her anlam yükleyiş yenisini bulmayı gerektirir.
İnanır insan tutunur huzur bulur da âlemde bir noktadır öteye gidemez.
İnsanız açlık çeker her gün yeme ihtiyacı duyarız ve tamam yetti diyemeyiz.
Doğar, büyür ve sağlığı kaybeder şifa peşinde eririz.
“Yaşam hakkında, tüm zamanlarda en bilgeler hep aynı yargıya varmışlardır: Değmez…” der Putların Alacakarnlığı’nda Friedrich Nietzche
Arayışlar bizleri bitirmesin, üzmesin keza görülüyor ki, değmez!
Bir gün evvel yapılan hesaplar bir anda hiç olur, bir tek ölümü bekleyenlerin hesabı tutar yaşam bitince.
Sokrates bile demişti ki ölürken: “Yaşamak, uzun süre hasta olmak demek.”