Eğitimin Sancısı

Yazar Hakkında: Ebrar Hocaoğlu

Zihnin Derinliklerine Vurulan Prangalar

Hayatın hengamesi içinde kayboluyoruz. Hiçbir şeyin farkında değiliz. Ömür geçip gidiyor. Aslında...
Devamını Oku

Eğitim düzeyinin yükselmesi ile verimlilik arasında organik bir bağ vardır. Bireyin yaşadığı topluma yarar sağlayabilmesi için nitelikli bir eğitim alması gerekir. Ülkenin kalkınmasını sağlayan teknolojinin gelişimi ve nitelikli iş gücü yalnız eğitimle mümkün olabilir. Eğitim ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalarda, eğitimin de bir üretim faktörü olarak ulusal gelirin büyümesine ve toplumların kalkınmasına katkıda bulunduğu gösterilmiştir. Devletin taşıyıcı kolonları olarak nitelendirilen ekonomi, iç güvenlik, savunma, kültür, sanat, çevre veya insan hakları gibi faktörlerin gelişimi eğitime bağlıdır. Yani bir ülkenin kalkınması,itimin diğer sistemlere entegre edilmesiyle mümkün olabilir. Yaşadığımız dünyaya dönüp baktığımızda eğitimi gelişmiş olup da kalkınma konusunda problem yaşayan bir toplum görmek istisnai bir durum olur.

Eğitimin temel amaçları belirlenirken öğretmenlere önemli görevler düşmektedir. Öğretmenin; demokratik dünya görüşüne sahip olması, sorumluluk bilinci göstermesi, hür çalışma ortamını oluşturması, bireylerin özgürlükleri ile toplumun beklentisi arasındaki dengeyi sağlaması ve kendisini mesleki açıdan geliştirmiş olması bu görevlere örnek olarak gösterilebilir.

Eğitim ailede başlayan ve okulda devam eden bir süreçtir ve uzun yıllar okulda devam eder. Bu süreçte eğitim-öğretim hayatımızda çok sayıda öğretmenle karşılaşırız. Hepsi bizim için farklı rol model oluştururlar. Böylesine önemli sorumluklar yüklenen öğretmenlerin, titizlikle seçilmesi gerekir. Ama durum maalesef hiç de sandığımız gibi değil.

Eğitim Fakültelerinin ülkemizde kurumsal bir yapıya kavuşması 1982’de gerçekleşmiştir. Eğitim Fakültelerinin önemli misyonu, öğretmenlik mesleğini icra edecek bireylerin bilgi ve beceriyle donatılmasının yanında onları genel kültür yönüyle de geliştirmek ve maddi-manevi sorumluluklarını perçinlemektir. İlk olarak şunu sormak istiyorum: peki, böylesine önemli görevlere sahip, topluma insan yetiştiren bir fakülteye giriş neden birçok bölüme göre daha kolay? Acaba daha dikkatli seçilseydi; eğitim düzeyi yüksek, toplumla iç içe yaşarken sıkıntı çekmeyen, bilimsel çalışmalara fazlaca yer verilen bir toplumda yaşıyor olur muyduk?

Eğitim Fakültesinde okuyan biri olarak söyleyebilirim ki merkezi yerleştirme ile fakülteye girişin kolaylığı dışında öğrencilerin gayretini de bir hayli yetersiz görüyorum. Hala derslere yeterince ilgi göstermeyen öğretmen adaylarının varlığı, niteliksiz sosyalleşmenin eğitimin önüne çok fazla geçmesi, sınavlardan sınava kendini geliştirmeyi hedef belirlemiş öğretmen adaylarıyla dolu bir fakülte ortamından bahsediyorum. Böyle bir vaziyette öğretmen adaylarının yüzde kaçı gerçekten öğretmen olup geleceği inşa edebilir? Hangi ebeveyn çocuğunu kendisini bilişsel ve duyuşsal yönüyle geliştirememiş öğretmenlerin eline bırakmak ister? Öğretmenlerin sorumluluklarının öneminden kısaca bahsettik. Ama onların elinde somut anlamda bir sihirli değnek de yok. Öğretmen adayının çabası azaldıkça öğretim üyesinin ona dokunma eğilimi de aynı oranda azalır. Gelelim ki çabasını kaybetmiş bu öğretmen adayları birkaç yıl içerisinde öğretmen olarak sistemin aktif bir bileşeni haline gelecekler.

Daha ideal bir yaşam için ve bu yaşamın nesilden nesle aktarılabilmesi için eğitim şart. Yaşadığımız dünyadan haberdar olmalı, düşünsel sınırları kaldırmalı, daha temiz bir çevrede saygı ve sevgi içerisinde yaşamalıyız. Bu süreçlerin temel yapı taşı eğitimdir. İleride öğretmen olmayı bekleyen bireyler kendini ilmek ilmek işlemelidir. Mesleğine daha üniversite sıralarında sarılmalıdır. Öğretmenlik sadece para kazanmak için yapılabilecek bir meslek değildir. Meslek hayatımız boyunca yüzlerce öğrencinin hayatına bir nebze de olsa dokunacağız. Belki de bizim sayemizde aralarından bazıları çok farklı yerlerde, çok faklı konumlarda görevlerini yerine getirecekler. Geleceğin yaşanılabilir inşası için en önemli husus nitelikli eğitimdir ve buna bağlı olarak öğretmenin henüz  fakülte sıralarında kendini donanımlı bir şekilde yetiştirmiş olmasıdır.

Yazar Hakkında: Ebrar Hocaoğlu

Zihnin Derinliklerine Vurulan Prangalar

Hayatın hengamesi içinde kayboluyoruz. Hiçbir şeyin farkında değiliz. Ömür geçip gidiyor. Aslında...
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir