“Bir gün anıların arasında kaybolmak isterseniz kapatın gözlerinizi ve kokuyu takip edin. Siyahlıklar ardındaki flu görünümü, koku senin için netleştirecektir. ”Zihnimizde yıllar öncesinin hayatımızda iz bırakan hatıraları, korkuları, heyecanları, matemleri kapalı bir kutuda gizli gibidir. Şöyle bir hatırlamak isteyip hafızamızı yokladığımızda sisli görüntüler ve net olmayan karmaşık anlar beliriverir gözümüzde. Ama öyle anlar vardır ki içinde bulunduğunuz gerçek yaşamdan daha gerçek ve yeni silinmiş bir gözlük camı gibi nettir. Ansızın burnunuza gelen kokular sizin limbik sisteminize ulaşıp bütün duygularınızı ayağa kaldırıp en net haliyle o anı ve duyguyu yaşatır size.
Beyaz sabun kokusu misal; tertemiz bir anneanne yüzünü netleştirir, başınızı göğsüne yasladığınızda kulağınıza gelen dua sesleriyle birlikte. Hayal meyal hatırlamaya çalıştığınız o berrak yüz marketteki reyonda sabun kokusu sayesinde tüm gerçekliği ile çıkar karşınıza, sarar sarmalar sizi.
Bir dilim kızarmış ekmek kokusu sardığında evi çocukluğunuzun, bir kış sabahı netleşir gözünüzde; sobanın üzerinde kırıntılarının yanık kokuları ile kızaran ekmekler, kaynayan çaydanlığın sesi, pencerelerdeki buğu sofra başında oturan aileniz gülümsetir yüzünüzü. İçinizi ısıtan o net görüntü gözünüzde biriken yaşlarla flulaşır.
Taze çim kokusunu kim sevmez? Çocuğunuzu parka götürüp onunla birlikte çimlere uzandığınızda üniversite yıllarınızda arkadaş sohbetleri yaptığınız fakülte bahçesi canlanır gözünüzde. Çim kokusu eşliğinde çocuğunuz uzanmış bulutlar bakarken siz gözünüzü kapatıp; o yıllara gider; yanınızda en yakın arkadaşınızın yüzü ile bugünlerin hayalini kuruyor olursunuz.
Kokular hatırı sayılır hatırlatıcılardır. Önemli olan o fluluklar içerisinde kokularla netleşen anılarımızın görmek istediğimiz yüzlerle gitmek istediğimiz mekanlarla hatırlamak istediğimiz mutluluklarla dolu olması…