Derin Düşünce

Yazar Hakkında: Mehmet İlhan ŞAHİN

Aynasız Yalnızlık

Yaptığımız iş ve alışverişlerde başka insanların ölçüsüne, tartısına çok değer veriyoruz. Bir...
Devamını Oku

Her gün yüzlerce sima… Bakışları mutlu mu, umutlu mu, hevesli mi, hüzünlü mü, kaygılı mı veya meraklı mı nadiren görebiliyoruz. Yüzen, yürüyen, sürünen, uçan ve duran diğer canlılar yanlarından geçilip gidilen birer ayrıntı; doğanın cansız varlıkları ise üzerinde durulmaya değmeyecek kadar önemsiz sanki bizler için. Canlı ve cansız milyonlarcası ile varlıklarını bile fark etmeden ve(ya) umursamadan birlikte yaşıyoruz. Fark etmememiz dikkatsizliğimizden mi, çok şikayet ettiğimiz hızlı yaşamdan mı, yoksa içe kapanıklıktan mı? Ya umursamamamızın sebebi ne? Cevabı biz insanların önce kendi varlığına sonra da evrene sorunlu bakışında saklı; ki o bakış içinde kibir, bencillik ve nankörlük barındırıyor.

Çevremizdeki sayısız varlıkla olan ilişkimiz sadece birlikte yaşamaktan ibaret değil. Öyle ki, yaşamımız onların varlığına ve hatta sağlığına bağlı. Havadan sudan vazgeçtim, adını dahi duymadan birlikte yaşadığımız mikroorganizmaların yok olması halinde hayatımız tehlikeye giriyor. Tüketim kaynaklarımıza rakip olarak addettiğimiz ya da doymak bilmek arzularımız için acımasızca yok ettiğimiz birçok canlının önemi, ancak yok olduklarında fark ediliyor. Bir varlığın dikkatimizi çekmesi, onun aracılığıyla bir lütûf gördüğümüzde ya da acıya muhatap olduğumuzda mümkün olabiliyor. İnsanların kimi ise o halde dahi kendi dışındaki varlıklara dikkat buyurmuyor.

Biz insanların kendi dışındaki varlıklara bakışında kibir var. Kendimizi en akıllı, en gelişmiş, en güçlü canlı olarak kabul ediyoruz. Kendi kendimize yettiğimizi ve yeteceğimizi zannediyoruz.

O bakışta bencillik var. Kendi ihtiyaç ve isteklerimizi diğerlerinin varlığından bile daha önemli kabul ediyoruz. Kendimizden başkasına değer vermiyor, hakkaniyet ve adalet ölçüsüyle yaklaşmıyoruz.

O bakışta nankörlük var. Yokluklarında yok olacağımızı bildiğimiz halde havaya, suya, toprağa, hayvana ve bitkiye hürmet göstermiyoruz. Minnet duyup, şükür besleyip, özen göstereceğimiz yerde onları düşmanmışcasına hırpalıyoruz.

Doğaya “hükmedebildiğimiz” için üstün bir varlık olduğumuzu varsayıyoruz. Mikroskoplar ve teleskoplar icat ettik; yere, göğe, büyüğe, küçüğe daha yakından ve ayrıntılı bakıyoruz. Peki ya evrene, doğaya ve kendimize yukarıda saydığım ilişkilerimizi ve muhtaçlığımızı görebilecek bir gözle bakıyor muyuz? Duyamadığımız frekansları, duvarların ardını, hatta göklerin derinliklerini dinleyecek teknolojiler ürettik. Evreni, doğayı ve kendi tantanamızdan başkasının sesini hiç can kulağıyla dinliyor muyuz? Hatta kendi içimizden yükselen vicdani sesleri işitebiliyor muyuz?

Akıl sahibi, düşünen bir varlık olmakla övünüyoruz ama ne üzerine düşünüyoruz? Gündelik hesaplar, kaygılar, hırs ve arzular zihnimizi zaten çokça meşgul ediyor. Hatta, üzerinde durmanın ne kendimize ne de kimseye faydası olacak olaylar hakkında kafa patlatıyoruz. Ama varlığı -tüm ilişkileri ve sebepleriyle- derin derin düşünmeye zaman ayırıyor muyuz? Yani, övündüğümüz aklımızı hakkıyla kullanıyor muyuz?

O derin düşüncelere dalmadıkça, kendimizden başlayarak, evren ve hayat hakkında kafa yormadıkça, “üstünlük” iddiamızın içi boş kalacak. Birey, toplum ve insanlık olarak başımıza gelen afetleri, felaketleri ve her türlü melaneti gündelik kaygılarımıza kurban edecek, boş lakırdıyla zaman öldürecek, sonra da hep yaptığımız gibi eğlenceye dalacağız. Derin derin düşünenlerimiz, her zaman olduğu gibi müstesna…

Yazar Hakkında: Mehmet İlhan ŞAHİN

Aynasız Yalnızlık

Yaptığımız iş ve alışverişlerde başka insanların ölçüsüne, tartısına çok değer veriyoruz. Bir...
Devamını Oku

1 Comment

  • Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur. (Hac Suresi, 46. ayet)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir