Bir alemi çağırırsın kimi zaman gözlerin dalıp gittiğinde. O alem ki dans etmiş kalbinin en derininde, senin bilmediğin bir başka sende. Gelir mi yeniden o açık yollar yoksa tam önünde midir çıkmaz sokaklar…
Kim bilir kimlerden kaçtın, artık bu yollarda avutulursun sandın. Mutlaka vardı çaresi her şeyden kaçmanın gözünde, ama hesapta olmayan yine de vardı işte. Yakalandın. Kafanı kaldırdığında duvarlar vardı, anlasan yıkılacaktı çünkü o sadece senin karanlığındı. Ama bu karanlığa da sığındık çoğu zaman, görünen en muazzam kurtarıcıydı ruhun şiddetli fırtınasında.
Önüne çıkan duvarlar bir gün bitecek miydi yoksa seni merkez alan bir daireydi ve hep etrafında dönecek miydi? Kalkıp gitme cesareti gösteren her ruh bilir ki; gittiğin kadar yollar açılır önünde. Ne zaman biteceği sana bağlı olan. Çıkmaz sokak yoktur, eğer sen kendine engel koymadıysan ve duvarları çağırmadıysan.
Ben istemezdim sevgili.. Ne tek başınalığı, ne hoyrat zamanları ne de avuçlarımdan akmasını hatıraların. Ama tutamadım. Önümde çıkmaz bir sokak gördüğüm andan itibaren sahip çıkamadım bizi biz yapan hiçbir şeye.
Bir başımayım sevgili.. Yok önümde artık ufuk çizgisi. Gökyüzüm de kaybolalı çok oldu zaten. Avucumun içinden akarken kum taneleri, ne seni bıraktı geride ne de bende sana ait olan bir şeyi..