Oluklar Çift

Yazar Hakkında: Mehmet İlhan ŞAHİN

Aynasız Yalnızlık

Yaptığımız iş ve alışverişlerde başka insanların ölçüsüne, tartısına çok değer veriyoruz. Bir...
Devamını Oku

Hayatın özeti gibi bir tanım; birinden nur öbüründen kir akan iki oluk… Aydınlıkla karanlık, iyiyle kötü, doğruyla yanlış, güzelle çirkin, temizle kirli hayatta hep yanyana, koyun koyuna… İkisiyle de muhatabız bir şekilde, ikisi de önümüzden akıp gidiyor. Birini seçip onunla dolmak, doymak, yunmak veya boyanmak mümkün. Seçenekler bazen çok sayıdaymış gibi görünse de özünde bu ikisi arasında karar veriyoruz.

 

Hayvanlar için de seçenekler var. Onlar hangi avı avlayabileceklerine, hangi otu yiyebileceklerine, hangi dişi/erkekten soyunu sürdürebileceklerine dair farklı alternatiflerle karşılaştıklarında en kolay, en verimli, en çok hoşlarına giden seçeneği tercih ediyorlar. İnsanın farkı burada ortaya çıkıyor. İnsan, gündelik menfaatini yahut o an hoşuna gideni feda edip, uzak ve hatta göze görünmeyen menfaatlerine göre ya da -nasıl adlandırılırsa adlandırılsın- kendi ahlakî/dinî değerlerine göre tercihini belirleyebiliyor.

 

Öte yandan, hemen hemen aynı biyolojik yapıya sahip olmamıza rağmen bizi hayvanlardan farklılaştıran bu özelliğimizi her daim kullandığımızı söylemek zor. Çoğu kez kısa vadeli kazançlar uzun vadeli olanın, kolay olanlar zor olanın, gayrımeşru olanlar meşru olanın önüne geçiyor. Hem de hemen her zaman hangisinin doğru, iyi, güzel, temiz olduğunu bilmemize rağmen. Hayvanlar gibi yemeyi, içmeyi, keyfimize göre davranmayı, kolay yoldan ve kısa vadede kazanmayı tercih edebiliyoruz.

 

Hani diyorlar ya, anı yaşa! Yarını hesap etme bugünün tadını çıkar! Dünyaya bir daha gelecek değilsin ya! Hoşuna gideni tüket, karşına çıkandan menfaat elde et! (Bir nevi hayvan gibi!..)

 

Bu sloganlarla zihnimizi dolduranlar türdeşimiz olsa da, –bilerek veya bilmeyerek- “insan” kimliğimizden sıyrılmamız için çalışıyorlar. Hayvan suyun temiz olanını aramaz, ama insan aramalı… Temiz kirli demeden içmek, güzel çirkin demeden sevmek, iyi kötü demeden tüketmek, doğru yanlış demeden hayatımıza yön vermek, kimliğimizi inkar etmek oluyor aslında. Kimliğimizi inkar; yani kendimizi, varlık sebebimizi…

 

Kimliğin inkarı, doğal olarak dönüşmekle sonuçlanıyor. Gel gör ki, dönüşüm arzu edilene değil, tecrübe edilene doğru meyillidir. Hani ne yersen osundur diye bir tabir vardır, bir nevi öyle!

 

Sözün özü; nur akan oluk yerine kir akanı tercih etmemiz, yani insan kimliğimizi inkar etmemiz, meylettiğimiz oluktan akan kirle hemhâl olmamız ile neticelenecektir.

 

“Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;

Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.”

 

Görünen o ki, kirle hemhâl olmanın ötesine geçip, kir olup akmak bile mümkün… Nitekim kirlenenler şöyle dursun, kir olup önümüzden akan insanlarla her gün karşılaşmıyor muyuz? Karşılaşıyoruz vesselam! Peki, biz bu hale düşmekten korunuyor muyuz?..

Yazar Hakkında: Mehmet İlhan ŞAHİN

Aynasız Yalnızlık

Yaptığımız iş ve alışverişlerde başka insanların ölçüsüne, tartısına çok değer veriyoruz. Bir...
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir