Kendi kendime cafcaflı şeyler söylemeden etkili bir giriş yapmak ne kadar zor diye düşünürken o kadar da önemli olmadığını fark ediyorum gibi bir yalanla başlamak istiyorum yazıya -nasıl giriş ama-. Anlatmak istediğim konu tabiatında karizmatik cümleler barındırdığından üstüne estetik kaygısı gütmem abartı geliyor. Sonda söylemek istediğimi sonda söylemek gibi bir rahatsızlığım olduğundan çok fazla üzerinde durmayacağım girişin. Heidegger’in otantik benliğinden çok kısa bahsederek başlamak istiyorum.
İnsanların herkese sırt çevirerek kendisi olabileceğinden bahseder Heidegger. Kendisi derken neyi kastetmek istiyoruz? Kendine has olmak, kendine dürüst olmak, kendine özgü bir birey olmak için tüm dış etmenlerden sıyrılmamız gerektiğini savunur. Hepimizin arada uğradığı, bazılarımızın oradan hiç ayrılamadığı, varoluşsal sancılar çektiğimiz durakta —Merter’den iki durak sonra- kendi benliğimizin sebebini aradığımız dakikalar oluyor. “Burada benim ne işim var?” “Ne sebeple buradayım?” gibi sorulara cevap ararken arada aklımıza gelen güzel, geçici —belki de değil- anları cevap olarak oraya koyuyoruz. Koymuyor da olabiliriz. Önemli değil. Heidegger’den yola çıkarak bu soruları sormadan önce sorudaki ‘ben’ e odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum. “Otantik kendine ulaşmak için ben olmayan her şeyden, herkesten uzaklaşmak gerek.” diyor Heidegger. Çünkü her günkü kendini, başkalarının hakimiyeti altında görür ve ona göre bu bir kayboluştur. “Her günkü kendi olma”, “herkes”in o denli hâkimiyeti altına girer ki onun içerisinde yavaş yavaş çözünüp görünmez olur; varoluşu silinip gider.
Belki de bu kayboluştan otantik benliğimizi bularak kurtuluruz. Bazen ben “ben”im diyerek sıyrılmak istiyorum işin içinden ama olmuyor sanırım. Herkesten sıyrılmak gibi bir niyetim de yok aslında. Ama arada trafikte çıkagelen birtakım kişisel -çoğunlukla kişisel-, toplumsal, sınıfsal dertlerden şikayet ediyorum. Piyon d4’le başlayanlara karşı anlamsız bir sinirle devam ediyorum hayatıma. Bazen böyle anlarda, herkesten uzaklaşmak fazlasıyla mantıklı gelse de (otantik) benliğin getirdiği tüm sorumlulukları elinde taşıma zorunluluğu çok korkutucu geliyor bana. Herkesin var bir varoluş sebebi. Onunkiyle yakından uzaktan alakası varsa yeterli sanırım benim için.