Vazgeç(me)

Yazar Hakkında: Fatmanur ALSANCAK

Miras Kalan Sürgün

Doğulu olarak ölmek istiyorum ben, sizin bir tek ama büyük bir gücünüz...
Devamını Oku

Sırtını asırlık bir çınara yaslayan ile sırtını yaşama çevirenler arasında nasıl bir fark vardır? Burada aranan fark, bugün konuşurken bile göz teması kurmak istemeyenlerle sürekli yalnızlığından şikâyet edenler arasındaki farka benzemektedir. Sırt çevirenlerin vazgeçtiklerinin resmini çizmeden önce sırtına hayatı yükleyip taşıyanların öykülerine bakmak gerekir. Vazgeçmek, bir yorgunluk ibaresi midir? Ya da bugün insanlar neden yaşamaktan vazgeçmiştir? Örneğin neden aynaya bakmaktan vazgeçip nesnelere hayranlık duymaktan vazgeçemez insan? Zamanla tutunduğumuz/bizi tutan her ne varsa birer birer unutup gitmelerimiz nedendir? Bir zamanlar çok severek yaptığınız birçok eylemi bugün geçersiz sebeplerle terk edişlerimizin müsebbibi kimdir?

Umut her daim var olacaksa, ki öyledir, vazgeçmek (geri dönmek/baz: geri) yakışıksız bir ifadeyle duruyor karşımızda. Esasında bırakıp gitmeleri anlatan ancak “geri dönmek” mealinde anlamamız gereken bu eylem, bugünün modern insanının en ayırt etmeyici özelliğidir. Vazgeçip küsenler kusura bakmasın ancak geri dönen her ferdin pes eden bir yönü vardır. 40 tane kaplumbağanın sırtında taşınan bu koca dünyada her vazgeçiş umuda sırt çevirmektir.

Bir kaplumbağa vazgeçeli 4 yıl 4 ay 20 gün oldu. Bu zamana dair ifadelerin içinde bol kayıplar ve birtakım boyun eğişler de mevcut. Vazgeçmek, zamanın ötesinde sancının eksik olmadığı, mazi dolu bir kavram. İnsanoğlunun hayatla baş edebilmesi için yaratılmış gibi…Her kaplumbağanın olduğu gibi her insan tek başına bir vazgeçiş çizgisinde yürümektedir. Kimileri kendilerine uzak bir kelime addederken kimisi bu çizginin dışına çıkamamaktadır. Gündelik yaşamın içinde her yapmaktan çekindiğiniz eylem bir vazgeçiştir. Örneğin an itibariyle benim yaptığım gibi, yazıp yazıp silmekteyiz kendi senaryomuzu da. Düşlediğimiz her bir düşünceyi hayata geçirmeyip öylesine yaşayanlar da baş etme çabasındalar. Paradoks olansa şudur; bir Oğuz Atay kitabından tutunamadığı için vazgeçmek. Yahut “biz olmayız” deyip tutunamamak..

Size iyi gelen her ne ise tutun(un); zira tam tersi, kendinizden vazgeçmektir. Bir Kasım ayından beklentilerinizi bulun ve koşun. Durmak, vazgeçmek (geri dönmek)’tir. Azıcık umut alın yanınıza, içinize. Bu soğuk havada bütün ölüm seslerine inat, bir avuç inanç olmalı. Olmalı ki küskün ve yas içindeki ruhiyenize bakarken aynada, aklınızın varlığın görün ve vazgeçişlerinize üzülmeyin. Geri dönmeyin bu akşam, gece ve öğlen… Bir de kuru havalı şehirlerden dönmeyin. Kırık bavulları tamir edip yeniden dua edip başlayarak nefes almaya, yorgunluğa inat bir avuç umut olmalı. Bilirsiniz, korkutulmuş bir çocuğun gözlerinden anlarsınız sonrasını. Vazgeçtikleri bir şey varsa o da özleridir. Her gün aynı yöne giden metro insanının çilesini seyrederken yıkılma sakın. Kelimelerin, yağmurun ve kitapların tutulduğu yerden parlayan her bir sonbahar gölgesi, seni dik tutacaktır bilirim.

Ölüyoruz demek ki yaşanılacak.

Bir Kasım günü yaşadığını unutanlar için, bu söz ile delirme hakkına sahibiz. Hazır yaşıyorken, uyuyorken, uyanıyorken, eve gidiyorken, aşık oluyorken, babanızın yaşını hesap ederken, jeep arabaya binebilirken ve üzülüp ağlayabiliyorken bu yüzyılın kulu olmayan sokakları seyredin. Gösterişsiz mezarlıklarda için sigaranızı ve yürüyüşünüzü bataklıklarda yapın.

Vazgeçmek için bu mevsimi seçmeyin en azından. Allah kerim deyip bir nefes daha gidin.

Yardım edin ve yardım isteyin, vazgeçecekseniz ayna ile konuşmaktan vazgeçin. Elbette delireceğiz, hakkımızdır. Ancak yıl 2018…Tam 4 yıl 4 ay 20 gün…Kahredici bir masal gibi ne gerçek ne yalan… Ne var ne yok ve hem genç hem yitik bir masal. İşte bundan ibaretse yaşamınız, vazgeçip tehditkar bok çukurlarından ve siyaset dolu insan seslerinden.

El-cevap ise şöyledir; sırtını yaşama çeviren ve göz teması kurmayan suskun ve yorgun kimseler ile uçmayan kuşlar arasındaki benzerliğe benzer. Geri dönmeye olan heves ekseninde adına vazgeçmek dediğimiz hal için “Allah kerim”dir. Ölüyorsanız demek ki yaşanılacak.

Bu içeriğin etiketleri
, ,
Yazar Hakkında: Fatmanur ALSANCAK

Miras Kalan Sürgün

Doğulu olarak ölmek istiyorum ben, sizin bir tek ama büyük bir gücünüz...
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir