Belki

Yazar Hakkında: Emre ESEN

Ey Özgürlük

Lodos fırtınası, göz gözü görmüyor… İğne atsan yere düşmeyecek zamanları geride bırakmış...
Devamını Oku

Camda yağmur damlalarının süzülüşlerine hala çok şaşırıyordu. Kendi yollarını buluşları, diğer damlalarla birleşmeleri, istemedikleri damlaya sırt çevirişleri… Karanlık, bilmem ne şehrinin çevre yolu… Zaman zaman aydınlanan yolda süzülen otobüste, bir onun gibi uyu(ya)mayanlar var bir de çoktan farklı âleme geçenler. Yine başaramadığını düşündü. Bir bavula sığdırdığı yaşanmışlıklarını da almıştı yanına. Alışkındı aslında kazanamadığı zaferlere. Sımsıkı yumdu gözlerini, uyumaya ihtiyacı vardı, düşünmemeye… Ya da tam tersi aslında, “Kalk, yerine yat!” ile başlayan sağlam bir uyanışa…
İnandığı değerleri savunmayı bilmiş, kaybetmekten korkmamıştı aslında. Hayat önüne ne çıkarırsa onu yaşadı. Anda kalmaya çalıştı, kısmen başardı da. İçinde yaşadıkları çoktu onun için. Onu tanısanız; bitmeyen enerjisi, güler yüzü, insanı etkileyen güçlü bir aurası vardı.
İyi zamanları da olmuştu. Zengin değildi, kendi  yağında kavrulan bir aileden geliyordu. Maddi konular hiçbir zaman önceliği olmamıştı. Okumaya, kendi yaşam koçluğunu yapmaya bir dönem çok meraklıydı. Şimdi bunları düşündüğünde hayatıyla ilgili prensip haline getirmeye çalıştığı ama hiçbir zaman uygulayamadığı nafile çabalarını anımsadı. Boşa kaybedilmiş anlar mıydı bunlar yoksa daha zamanı mı gelmemişti? Yaşamadan bilemeyecekti. Zaten tüm mücadelesi kendisiyleydi. Hep bi’ olmazı oldurma çabasıyla ya da bir eksikliği gidermekle geçirdi zamanını. Tanıdığı birçok insanın hayatına maddi, manevi dokunmuştu ama kendine faydası yoktu.
‘Lagom’ diye fısıldadı… Bir zamanlar ne kadar da içselleştirmeye çalışmıştı bunu. “Her şeyden yeteri kadar, ne bir eksik ne bir fazla.”  İhtiyacından fazlasını tüketmemeyi benimseyen bu felsefe ona çok uygundu. Schopenhauer’in, “Hayat; acı ve can sıkıntısı arasında, bir sarkaç gibi bir ileri bir geri sallanır ve aslında bunlar, onu oluşturan bileşenlerdir.” cümlesinden sonra değişti yine fikri. Belki de bir felsefeye ihtiyacı yoktu, kervanın yolda düzülmesi hayatın olağanıydı. Zaman zaman aklına gelenler, hep beraber gelmeye başladığında birbiriyle çok çelişiyor en sonunda düşünmeyerek işin içinden çıkıyordu. Otobüsün iç ışıkları yandı, keskin bir dönüşle otogara girdiler ve perona doğru yaklaştılar. Gördü kendisini bekleyeni, yaşamakla ilgili o kadar ahkâm kesilmiş cümleler içinde ona yaşadığını hissettiren şeyin ‘başaramamak’ olması ne kadar da ilginçti. Saçını başını düzeltti, sahte de olsa alışık olduğu gülümsemesini takındı. Basamaktan adımını attı, Her seferinde korkmuştu yine korkuyordu ama bu sefer üzülüyordu da. Biliyordu aslında kader, gayrete âşıktı. Pes etmeyecekti, edemezdi.

Bu içeriğin etiketleri
, , , ,
Yazar Hakkında: Emre ESEN

Ey Özgürlük

Lodos fırtınası, göz gözü görmüyor… İğne atsan yere düşmeyecek zamanları geride bırakmış...
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir