Hayat daimi bir mücadeleden ibarettir. Bakmayın ara ara ferah hissettiğimize; birbiri ardınca darlıklar, hastalıklar, kayıplar, afetler ve nice sıkıntılarla yüz yüze geleceğiz, kaçınılmaz. Yaşadıkça, en kötüsü sandığımızdan da büyük korkular hissedeceğiz. Çoğu zaman aldanıp kazandığımızı zannetsek de dünyaya gelmekle bir kazanç elde etmiş değiliz, bu sıkıntılar bize vaad edilenin ta kendisi! Üstelik bunun zengini-fakiri, yaşlısı-genci, kadını-erkeği yok. Bazen birey, bazen topluluk, bazen de insanlık olarak karşılaşacağımız sıkıntılar bizi yer çekimi gibi sürekli dibe çekecek.
Bizse, dibe çeken sıkıntılara karşı, hepimizde olan ama çoğumuzun varlığından habersiz olduğumuz kanatlarımızla direneceğiz. Biz kanat çırptıkça bir güç bizi havada tutacak. Üstüne üstlük arada bir ılık rüzgarlar gönderecek, yükseleceğiz. Ne de olsa unutkanız ve hatta nankörüz, yükselince sıkıntılar bitti sanacağız. Unutacağız bizi havada tutanı, sıkıntılardan uzaklaştırıp ferahlatanı. Kendimizle gururlanacağız. Tepeden bakacağız. Şımaracağız. Sonra rüzgarlar kesilecek, sıkıntılar artacak ve biz yine hızla düşmeye başlayacağız. Hüsran yaşayacağız.
Bu iniş çıkışlar sürüp gidecek, ömrümüz öyle geçecek. Her durumda sorumlu olduğumuz, hem de yetkin olduğumuz azami ve yegane eylem kanat çırpmaktır. Düşüşler bazen çok şiddetli olacak; çırpınacağız, yorulacağız, harap olacağız. Rüzgarı ve göndereni hasretle arayacağız. Ama asla unutmayacağız, yer çekimi misali bize dibe çeken sıkıntılar kadar, kanat çırpınca yere çakılmamak da vaade dahil. O zorlukların ardından bir kolaylık mutlaka yetişecek!
Kanat, özgürlükle ilişkilendirilir çoğu zaman, lakin kuşların kanatları ne işe yarar derin derin düşündük mü? İçi boşaltılmış bir özgürlük tanımı kanada hakkını veren bir tanım mıdır? Kanat, insanoğlunun heveslendiği gibi kuşun keyfince uçmasına, amaçsızca daldan dala konmasına mı yarar, yoksa ötesi midir? Kanat kuşun her şeyidir aslında. Onun sayesinde karnını doyurur, tehlikelerden kaçar, yaşayabileceği diyarlara göçer ve hayatta kalır. İnsanoğlunun kanadı ise sabırdır. Sabrın gücünü bilmeyen ve onu hakkıyla kullanmayan insan, kanadından habersiz bir kuş gibidir. Sabır bizi hüsrandan alıkoyandır, yaşatandır ve yükseltendir. Zannedilenin aksine, kendini bir yaprak misali salmak ve düşüşe razı olmak değildir. Sabır göğüs germektir, direnmektir, gayrettir! Kanat çırpılmıyorsa, yani gayret yoksa sabır da yoktur.
Gündeme göre yazmayı sevmem, isterim ki yazdıklarım yüz yıl sonra da anlam ifade etsin. Ancak bugünleri tarihe not düşmekte fayda var. İnsanlık olarak çok sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Salgın hastalık, zengin, makam sahibi, tahsilli, ünlü falan ayırt etmiyor. Aczimizi, ürkütücü rakamlarla, dehşetli senaryolarla her gün yüzümüze çarpıyor. İnsanlar yarınından kaygılı. Birçok insan kendini yere çakılmak üzere olan bir uçaktaymış gibi hissediyor. Ancak hiç unutmayalım, yaşamakta olduğumuz bu sıkıntılar, biz insana vaad edilmişti. Sabrın sonunun selamet olması da, zorlukların ardına kolaylığın yetişmesi de öyle. Yeter ki bıkmadan ve yorulmadan kanat çırpmaya ve direnmeye devam edelim! Kuşları havada tutan, bizleri tutmaz olur mu hiç?
Bedenine, aklına sağlık mirim. Maşallah sana zor günlerde yüreklere su serpmeyi de ihmal etmiyorsun.