“Zaman” ile ilgili ne çok şey söylenmiştir; en çok da beklemek üzerine… O anda başkasına göre çok yavaş geçen zaman, eğer sen geçmesini ve bitmesini istemediğin bir şey yaşıyorsan sana göre çok hızlı geçecektir. Ya da tam tersi. Yani zamanın akış hızı neyi yaşadığına ve neyi beklediğine göre değişir. Sonuçta bir kez daha, yeniden zamanın görece ilerlediği kanıtlanır.
Peki ya mekân? Aynı yerde miyiz?
Hayır, bu böyle değil. Hiçbirimiz aynı yerde değiliz. Aynı yolda değiliz. Hiç kimse aynı yollarda yürümez. İstesek de olmaz; istesek de aynı yolda olamayız. Ve aynı yeryüzünü paylaşan iki kişi dahi yoktur. Aynı anda, aynı yerde olduğunu söyleyen herkes yalan söyler. Karşılıklı konuşurken bile mekânda birlik sağlayamayız. Zamanda izafiyet gibi, mekânda da izafiyet vardır çünkü.
Düşünün! Muhabbet esnasında konuya göre herkes kendi iç dünyasında farklı boyutlardadır. Bulunduğu yer artık kişinin içinde bulunduğu yer değildir. Kimisi geçmişte bir güne gitmiştir; kimisi hiç olmamış ama olmasını çok istediği bir yerdedir; diğeri gelecekte bir yerlerdedir; bir başkası pişmanlıklarında, “keşke” lerindedir… Dedim ya kimse aynı yerde değildir! Kimse karşılıklı birbiriyle konuşma halinde ve bahsi geçen konuya dahil değildir. Aslında herkes anlattığı, konuştuğu şey ne olursa olsun kendi dünyasında, belki istese de (!) olamayacağı, sadece olmak istediği yerdedir.
Düşündükçe bana hak vereceksiniz…
Onlarca kişinin aynı filmi izlemek üzere aynı anda bulunduğu sinema salonlarında kaç kişi aynı filmi izliyordur? Ya da radyoda çalan bir şarkıyı aynı anda kaç kişi dinliyordur? Dünyada aynı kitabı okuyan kaç tane insan vardır? Ben söyleyeyim; aynı anda aynı filmi izleyen ve aynı şarkıyı dinleyen ya da aynı kitabı okuyan hiç kimse yoktur!
Hepimizin ortak bulunduğu tek bir yer vardır; aynı gökyüzünün altı! Nerede olursak olalım, başımızı gökyüzüne kaldırdığımız an gördüğümüz şey aynıdır. Sonsuz mavi, erişilemez beyaz bulutlar… Dünyanın neresinde olduğumuzun bir önemi yok. Olmak istediğimiz yer nereyse yanında olmak istediğimiz kişi her kimse sadece gökyüzüne bakmamız yeterli. Orası buluşma noktası. Orası aynı şeyleri hissettiğimiz, düşündüğümüz tek yer…
İnanın… Hiçbirimiz aynı yerde değiliz. Hiçbirimiz olmak istediğimiz yerde de değiliz; ama hepimiz aynı gökteyiz.