Kendime Sevgilerle

Yazar Hakkında: Şenay Şapaloğlu Taş

Ömür Bakkaliyesi

Uyandı ve nakışlı perdeyi kenara çekip dışarıya baktı Sami Bey. Hava griydi...
Devamını Oku

Hadi bir zaman makinesine bindiğini hayal et ve otur koltuğuna kapat gözlerini neler söylerdin kendine?

“18”  ine git mesela ve fısılda kulağına;

O günlerde kelebekler gibi uçuşan kalbinde hissettiğin en önemli duygu aşk… İzin ver ona, doya doya yaşa onu; acısıyla tatlısıyla, imkansızlığı ile, karşılığını beklemeden, umarsızca doya doya yaşa…

Sonra hayatta ne yapmak istediğini düşün, neyin seni mutlu edeceğini bul ve bunu yapmayı dene… Eğer o şeyi yapamadıysan boş ver hırs yapma bırak yapabilenler yapsın… Lakin yapabiliyorsan ve başarabildiysen ayakların yerden kesilsin ve bunun hazzını yaşa kendi kendine, içinden çığlıklar atarak…

Sevdiklerin olsun yanında, öyle insanlar edinmeye bak…  Vazgeçemediklerin olsun onlar hayatında.. Omzunda ağladıkların, sevinç çığlıklarını birlikte atabildiklerin, kızgınlığında da küskünlüğünde de seni anlayıp  tüm duygularını yanında çekinmeden en içten halinle paylaşabildiklerin olsun… Ve senin başarılarınla kendininmiş gibi gurur duyabilen insanlar… En büyük kazancının bu olduğu bil.  Çünkü hayat; kalk, koştur, yetiştir, başar ritminde geçiyor… Sen bu maratonda sevdiklerinle olursan iş değil aşk yapmış olacaksın ve hayat hep aşk ritminde geçmiş olacak…

Yanında ellerini sıkı sıkı tuttuğun birkaç kişi olsun ve hiç bırakma o elleri “Aile” dediğimiz sırlı şey… Sevinçleriyle neşelen onların, üzüntülerinde birlikte ağla… Onların söylediklerini önemse ve onları hiçbir zaman kaybetme, kaybetmekten kork…  Çünkü ailen seni  her zaman her durum da her halin ile kabul edip  hep yanında olacak unutma; değişsen bile…

Kendini kimseler ile karşılaştırma, tek rakibin kendin olsun… “Neden onda olandan bende yok”  yerine “Keşke bende olandan onda da olsa” olsun  felsefen… Herkesin hayat yolu, herkesin nasibi başka unutma ve sen yoluna şükrederek devam et elindekilere…

El alem ne der diye dert edinme hiçbir zaman. Onlar senin bin bir  çaba ile yaşadıklarını on beş dakika konuşacak ve sen kendi yaşamına devam edeceksin bunu bil ve önemseme…

İlgilendiğin şeyler olsun hayatında seni dinlendiren, “oh be” dedirten, bazen yavaşlatan bazen nefes nefese bırakan… Koşmak nefes nefese kalmak mı sana yaşamı hissettiriyor, bir zeka oyununda dakikalarca düşünmek mi, hafif bir müzikle dans etmek mi… Hangisini gönlünce yapıyorsan vakit ayır onun için ve ihmal etme… Seçtiğin şeyi  her gün yaptığında belki en vazgeçilmez alışkanlığın olacak ve gün içindeki mutluluğuna sebep olacak kıymetini bil…

Öğrenmekten vazgeçme… Gün sonunda cebinde yeni bilgilerin olsun ve onun bilgeliği ile tamamla günü. Oku, izle, dinle… Merak etmekten çekinme merak senin öğretmenin olacak… Mevlana ile hoşgörü kapılarını aç, Evliya Çelebi ile dünyayı dolaş, Dostoyevski ile Raskolnikov’ u anlamaya çalış, Picasso’nun bir resmini aç ve düşün, Ara Güler ile insanların yüzlerindeki çizgileri keşfet, Nietzsche’nin söylediklerini yorumla… Hepsi hakkında bir fikrin olsun, sana katacakları vardır mutlaka al koy ceplerine…

Bir şeyleri iyi yapmak istiyorsan tekrar tekrar dene ve bırakma. Alışkanlık haline getir. Hayat alışkanlıklarımızla devam ediyor. Alışkanlıklarımız yaşamımıza yön veriyor bu yüzden neyi alışkanlık ediniyorsan dikkat et. Erken kalkmayı alışkanlık edin faydası olacaktır gör bak pek hoş gelmese de. Erken kalktığında sabahın saat sekizinde üç beş tane işini halletmiş olacaksın ve bu duygu sana çok iyi hissettirecek gününün daha verimli geçtiğini göreceksin.

Duygularını doyasıya yaşa. O an üzülmek; hüzünlenmek mi istiyorsun otur ve sonuna kadar o duygunun hakkını ver içinden geçiyorsa hüngür hüngür ağla. Sebepsiz yere için de çiçekler mi açıyor kokla o çiçekleri ve neşeyle dolaş aralarında, aynanın karşısına geç ve kahkahalar at. O an kim ne der diye endişelenip onların düşüncelerini yük edinme kendine. Ne düşünmek istiyorsa onu düşünsün, bu senin duygularını nasıl yaşayacağını etkilemesin.. Sonuçta sen ne yaparsan yap onların düşüncelerini değiştiremeyeceksin,  önemli olan senin ne düşündüğün ve senin hissettiklerin…

Kendinle yalnız kalmanın keyfini tat ve o damağında bıraktığı tadı tut dilinde. Telefonun, tabletin, televizyonun olmadan küçük bir vakit ayır ve onu sadece kendinle paylaş, kendin beğen, kendin kaydet hafızana. İnsanın kendiyle yalnız kalmasının lüksünü tüm zenginliği ile yaşa ve tıpkı bir deniz kabuğu dinler gibi kendini dinle; o fısıltıyı duymak için çabala. Kimseye verme yalnızlığını ve onu kimseyle paylaşma bir tek bu konu da bencil ol. Geriye kalan her şeyini paylaş. Çünkü paylaştıkça güzelleşiyor dünya…

Ve her gün teşekkürü ve şükrü eksik etme dilinden… İnsana en iyi gelen şeylerden biri teşekkür etmektir içini ısıtır ve umut doldurur. Elimdekiler bana fazlasıyla yeter hatta artar bile düşüncesi kanaatkarlığın en güzel seviyesidir ve mutlu eder kalbini…

Elbette kapkaranlık günlerinde olacak, kendini derin dipsiz bir kuyuda hissettiğin günler. O günler de önemli olan biteceğine inanman ve ayakta kalmak için gösterdiğin sabır. O sabır sonunda sana ışığı gösterecek ve hep karanlık kalacak sandığın yollar aydınlıklara çıkacak. Yeter ki biteceğini bil ve kendine verdiğin değeri asla azaltma, kaybetme.

Sevgiyi eksik etme hiç ne kalbinden ne dilinden… Sevgini söylemekten usanma  “Seni Seviyorum” u sevdiklerinle her zaman her gün her gördüğünde söyle… Kalbinde de sıcaklığı dursun hep yumuşacık.

Kısaca: “Paylaş, sev, şükret, sabret, dua et”    ve yaşamın uzun ve dolambaçlı yollarında tüm benliğin ile yol almaktan vazgeçme…

Yazar Hakkında: Şenay Şapaloğlu Taş

Ömür Bakkaliyesi

Uyandı ve nakışlı perdeyi kenara çekip dışarıya baktı Sami Bey. Hava griydi...
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir