Merhaba… Çok uzun zaman oldu. Yazdı, sonbahardı derken şimdi kış… Bahanem çok daha. Yaz çok sıcak, olmaz dedim, benim ellerim terler, hep ıslanır kağıt. Oysa bilgisayarın tuşundayım. Sonbaharda da yapraklarım dökülür benim. Yaslı bir ağaç gibi sararıp solarken düşerim caddelere, sokak aralarına , yol kenarlarına. Adım adım yürürüm, tekrar tekrar geçtiğim aynı sokaklardan başka biriymiş gibi. Bazen olur hiç selam da veremem gördüğüm aynı kişilere, bazen de bir içten gülüşüme merhaba eklerim.
Ne zaman selamsız geçip gitsem Barış Abi’nin nasihatı gelir aklıma. Yaz dostum! Selam vermeyene adam denir mi ? Yine de çıkıp sıyrılamam o halimden, yıkıp geçemem duvarlarımı. Belki de bazen adam değilim. Belki de hiçim o an . Çoğu zaman öylesine rüzgarda savrulan bir ağaç beni anlar.
İç sıkıntımı huzura çeviren yollardan biridir benim için onun sıcaklığı. Kimseye aldırmadan, ne derler, deli mi derler demeden sokak ortasında bir ağaca sarıldığım günden beri. Bir anne gibi, baba gibi. Ata gibi. Kısaca kendime sarılmışım gibi. Kış ortasında sıcacık biri.