Kitre

Yazar Hakkında: Gökhan GENÇ

Zamanın Eli Değdi Bize

“Her şey zamanında yapılmalı” önermesini zamansız vererek başlayalım bu yazıya, doğrunun bu...
Devamını Oku

Köyün meydanına uzaktı evimiz, kavak ağaçlarının arasından gelen hayvan kokularının genzi yakmasından az beride. Her ne kadar ilk bizim evde güneş doğsa da köyde, ilk uyanan şehre giden tek dolmuşun şoförü olurdu, onu da önceden tembihlemiştim beni almadan gitmeyecekti. Sabaha kadar yarım yamalak uyuyuşum, bayram arifelerindeki heyecanı hatırlatmıştı bana. İstanbul’da sona erecek, uzun olacak bu yolculuk.

Yıllarca hazırlanıp ülkenin en iyi güzel sanatlar fakültelerinden birini kazanmıştım. Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nde seve isteye okuyacaktım. Atalarımızın miras bıraktığı sanatları öğrenip ve bu konuda uzmanlaşmak her zaman hayalimdi. Ne okuyacağıma dair birkaç duyum, biraz basit bilginin ötesinde fikrim de yoktu. Yıllar evvel evimizde bulduğum el yazması bir mushaf ilgimi çekmişti. Kapağı bile elde işlenmiş, adını bilmediğim ve ne anlama geldiğini kavrayamadığım süslemelere sahipti. İçerik tabi ki bambaşka fakat esas odaklandığım yeri baş ve son kapağın iç tarafındaki renkli, damla damla birbirinin içine geçerek hatta birbirini iterek yer bulmuş desenlerdi. Bunun ne olduğunu ve nasıl yapıldığına duyduğum merak, beni buralara kadar getirmişti. Daha ilk haftadan hemen bunu araştırmaya başladım. Bir hocamdan desturla yardım istedim. O da bendeki hevesi görüp detaylıca araştırmam için Süleymaniye Camii içerisindeki el yazma eserlerin olduğu kütüphaneye yönlendirdi. Oraya her gün giderek aldığım haz, kısa sürede ne kadar doğru bir yönlendirme olduğunu anlamama yetmişti. Nereye baksam, hangi kitabı karıştırsam adını zaman geçtikçe öğrendiğim “Ebru Sanatı” na beni daha da yaklaştırıyordu. Bu sanat ve içeriği ile ilgili bilgi, yazılı kaynak bulmak çok zordu. Hocama çok istekli olduğumu ve bildiği her şeyi bana anlatmasını istedim, o da bunun zaman alacağını, sabretmem gerektiğini söylüyor bir nevi isteğimi, heyecanımı test ediyordu. Ama bilmediği şey, benim yıllarca beklediğimdi. Sanırım kıymetli hocam da bilgiye kolayca ulaşmamı istemiyordu.

Zamanla bu istekli tavrımın sonuçlarını olumlu olarak zor da olsa alıyordum ama yine de bir şeyler eksik kalıyordu. Fırçayı ve özelliklerini öğreniyor, bizi (Ebruya şekil vermek amacı ile kullanılan bir alet) kavrayamıyordum. Tekneyi (içerisine kitre konulan kap) hallediyor, boyaları denk getiremiyordum. Kağıdı bulsam, kitreyi (yapıştırıcı özelliği çok az olan bir yapıştırıcı/zamktır) tutturamıyordum ve zaman akıp gidiyordu. Şükür ki; okuduğum okul sayesinde malzemelere kolayca ulaşabiliyordum. Her detayı halletmiş olsam da, yani ne kadar uğraşsam da, araştırsam da kitrenin içeriğini bir türlü netleştiremiyor, bir türlü doğru oranı bulamıyordum.

İkinci yılımın sonunda tatil için memlekete, Amasya’ya, dönmüştüm. Kütüphane gezme hastalığım tatilde de yakamı bırakmıyordu. Meğer doğduğum şehirde de yazma eserlerin sergilendiği “Amasya Yazma Eser Kütüphanesi” adında bir hazine varmış. Zweig “Gelgelelim rastlantının matkap uçları elmastandır ve içinde bolca tehlikeli tuzak barındıran kader, hiç umulmadık bir yerden kendine bir kapı bulmayı bilir” demiş. Ben de kendime bir kapı bulmayı bilmiştim. Bir kitabın cildi ebruyla yapılmış ve o ebrunun yapıldığı kitrenin içeriği bir köşeye iliştirilmişti. Yazıyı bir arkadaşıma okutmuş ve o kadar mutlu olmuştum ki; ne kadar sevindiğimi anlatmam mümkün değildi. Bu yüzden ben de yaklaşık kırk yıldır mezun olduğum okulda birbirinden güzel yüzlerce ebru yaparak bu mutluluğu öğrencilerimle paylaşmayı tercih ettim.

Zamanında bu sanatı öğrenmek için onlarca kişiden yardım istedim, bilgiye ulaşmak zordu, kendi kendime öğrendim, belki de yeniden keşfettim. Şimdi ise bilgiye ulaşmak çok kolayken, öğretebilecek genç arıyorum. Söz veriyorum, ben hemen öğreteceğim, vakit dar, geç kalmayalım.

Ne zaman memlekete gitsem, kütüphanedeki o kitabı görmeye giderim tabi ki bir de artık olmayan kavak ağaçlarının yanlarından geçip genzi hala yakan hayvan kokularının yanında evimdeki kitabi görmeyi de ihmal etmem.

Yazar Hakkında: Gökhan GENÇ

Zamanın Eli Değdi Bize

“Her şey zamanında yapılmalı” önermesini zamansız vererek başlayalım bu yazıya, doğrunun bu...
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir