Korkmuyorum Ben Lan!

Yazar Hakkında: Filiz Koyuncu

Korkmuyorum Ben Lan!

Kalktım o sabah yine ekmek yok.  Ekmekten nefret ediyorum artık zaten. Birçok...
Devamını Oku

Kalktım o sabah yine ekmek yok.  Ekmekten nefret ediyorum artık zaten. Birçok şey gibi ekmeğe de saygımı yitirdim. Kenara da koymuyorum; yükseğe de kaldırmıyorum. Ayaklarımdan da mı değerli? Zavallı ayaklarım…

Açlıktan ölüyorum bir kurban bayramı sabahıydı. Tıpkı bahçemizde kesilen koç gibi ve korkmuyorum hiçbir şeyden o sabah da…

Mezarlıktan korkmuyorum, savaştan korkmuyorum, kötülükten korkmuyorum. Bir kere ölümden korkmuyorum ben lan! Açlıktan neden korkayım!

Armutlarla karnımı doyurdum. O gün de ve evvelsi gün de olduğu gibi… Tek yanağına allık sürmüş Rum kızı gibi armutlarım. Kopardım dallarından ve kırmızı yanaklarından ısırdım Ahlat’ın armutlarının.  Sertti ninelerimin armutları dibine düşmeden önce. Dallarında kaval kemiği gibi parlardı şişkin yeşil tarafları…

Çekirdeğine gelene kadar her düşün açlığı biter, bitmek zorundadır… “Doydun mu?” dedi, Ahlat. Ben, böyle isim taktım ona…

Böbreklerim taş dökene kadar yedim o gün de. Ceplerime de doldurdum. Her meyveyi bayram şekeri gibi ceplerime doldururdum. Çok açtım… Konuştuk birlikte Ahlat’la.

-Köklerimin sol tarafında yatan bir bebek var. Babasının, sevgi açlığı yüzünden öldü. Çekirdeğime kadar ye evlat meyvelerimi! dedi.

-Sevdiğim yemeklerde çekirdek yoktu, keşke dallarında yemek de büyüseydi Ahlat! Ben çok açım

-Bana ne bebekten, bana ne sevgiden… Keşke derelerden dondurma aksaydı ve şu yapraklarından pamuk şekeri çıksaydı Ahlat! dedim.

-Şekerlerin ve dondurmanın çekirdeği yok ki evlat! Bizlerin özü çekirdektir. Sana şu anda kimse bunları vermiyor üstelik; çalsan bile kızarlar, evlat! Çekirdeğine gelene kadar her düşün açlığı biter, bitmek zorundadır. Değil mi evlat? dedi tekrar.

-Bence sol dibinde yatan bebek, bunlardan sürekli yiyordur, dedim ve biten armut eşeleklerini, Ahlat’ın dibindeki turuncu lalelerin üzerine fırlattım…

-Bir sürü çekirdeğin olsa bile bir tane çekirdeğin olsa bile; alıştığım açlığı ben bilirim, sen nereden bileceksin Ahlat!

-Kaç tane çekirdeğinin olduğu umurumda değil. Her mevsimde kaç çekirdek olur? O da  umurumda değil!

-Ben sonbaharda senin armutlarını açlıktan yemedim Ahlat! Bu sene de böyle olsun… Kolay değil, senin yanına böyle gelmek. İstersen hem incire hem duta hem de nara  sor!

Çekirdeğime kadar yedin beni sen. Öğleden sonra saat 3 gibi. Sanki yüreğimin kabuklarını soymuşum. Pembe kazağına ya da al göğsüne koymuşum. Öyle bir muhtaçtım böyle bir açlığa.

Bir de erguvan göz dikti göğsündeki bu kokuya. Unuttum baharda açan laleleri özlemeyi… Memelerinin uçları gibi kokmuyor da yanağıma keyif veriyor yaprakların. Hem parlak hem yumuşak susam döken avuçların…

Mum gibi yanıyorum, fitili kadar berduşum. Ha bir mezar sunağıyım ha alevin gibi sahteyim. Nefesim var tütüyorum, bu ateşin içinde. Açım ben 9 aylık gebenin sancısı gibi, Azrail’in nefesine göz dikmesi ve mezarlığın sonsuza dek bizi istemesi gibi.

Yazar Hakkında: Filiz Koyuncu

Korkmuyorum Ben Lan!

Kalktım o sabah yine ekmek yok.  Ekmekten nefret ediyorum artık zaten. Birçok...
Devamını Oku

1 Comment

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir