Aşk Bahçeleri

Yazar Hakkında: Rukiye TÜZEL

Denge

Evrendeki her şey denge üzerine kuruludur ve insan bedenide zaten özünde, içsel...
Devamını Oku
Rukiye Tüzel

Bildiğini BİLME!B

ilmediğini BİL!

Tapduk Emre

İnsanoğlu doğru bildiği yanlışlarla koskoca bir ömrü tükettiği gibi, korku, kaygı ve endişelerle de  kendini yer bitirir. “Sevgi” en güzel, en saf,  en temiz duyguyken biz korkunun esiri ve hizmetkarı olmayı seçeriz. Sevgiden, aşktan kaçar, saklanırız. Korkudan, kaygıdan medet umarız. “Korkutan kazanır” sanırız. Korku güçlüdür. Korku hükmeder. Korkuya kimse dokunamaz. Kimse ses çıkaramaz. Kimse yenemez. Bir de bakmışız ki en sıkı dostumuz olmuş çıkmış korku. En sert, en otoriter olanı başarılı, disiplinli sanırız. En çok ses çıkaranı, en çok bağıranı haklı sayarız. En kötü olana saygı duyarız. Öyle bir “korku cumhuriyeti” hüküm sürmektedir ki, zarar görmemek için “korkunun” destekçisi, alkışlayanı oluruz. Hayatta kalmak için mecburuzdur. Buna inandırılırız. Oysaki sevgiyi seçtiğimizde içimizi bir huzur kaplar. Evrenin özü sevgidir. Dünya sevgiyle döner. Evren sevgiyle işler. Fakat biz sevgiden bile korkarız. Korkmak öğretilmiştir bize. Korkuyla büyütülmüşüzdür. Cesur olmaya en müsait olan, güvenle kendimizi bırakabileceğimiz o naif duygudan “sevgi” den ölesiye korkarız. Bu kadar masum bir duygu korkuyla harmanlanır. Çünkü öyle bilinir. Sevgi zayıflıktır. Sevgi üzer. Sevgi incitir. Sevgi zarar verir. “Sevme kırılırsın. Sevme acı çekersin. Sevme yaralanırsın.” demiştir büyüklerimiz. Onların acı hatıralarıyla doludur hafızalarımız. Sevgiden zarar gelmez, sevin demekten de korkarız.

Sevgide özgür, saygıda mecbursunuz derken bile korkutur, korkutuluruz. Saygıyı yücelttiğimizi düşünürken, sevgiyi küçültür, değersizleştiririz. Peki birlikte yücelemezler mi, yükselemezler mi, beraber çoğalamazlar mı? Neden sevgiden bu kadar çok korkarız? Dünyanın en lütufkar duygusu bize ayıpmış, günahmış gibi aktarılır. Sevmekten utanırız! Sevdiğimizi, sevildiğimizi kendimize bile itiraf etmekten kaçarız. Çünkü korku güçlü, sevgi zayıf olandır. Güçlü tarafta olmak isteriz. Ne büyük yanılgı! “Sevgi” şu hayatta sahip olduğumuz en büyük mucizedir. Mevlana “Sevgi şifadır. Sevgi güçtür. Sevgi; değişimin mührüdür.” der. Sevgiyle gerçekleşir niyetler. Sevgiyle güzelleşir ömürler. Sevgi besler, büyütür insanı. Sevgiye teslim olduğunda içini olağanüstü bir güven kaplar. Her şeyin senin için en doğru ve en güzel şekilde sunulduğunu bilirsin ve sadece izlersin. Seyirci olmak şu hayattaki en muazzam konfordur. Ve sen hayatının seyircisi olursun.

“Sevin.”

“Doğayı sevin.”

“Hayvanları sevin.”

“Çocukları sevin.”

“İnsanları sevin.”

“ Var olan her şeyi sevin.”

Mevlana’nın da dediği gibi “Sevgini vermesini öğren. Çünkü gönlün anlasın ki hepsine yer varmış. Sevgisiz insandan dünya, unutma ki korkarmış.”

Sevgi adanmışlığı ve teslimiyeti en çok hak eden duygulardandır. İnsan kendini sevginin kucağına bıraktığında, o sevgi büyür de büyür. Kocaman bir derya olur. İnsanın etrafına da yayılır, uçsuz bucaksız bir teslimiyet okyanusu oluşturur. Evren sana teslim olur ve hizmetine girer. Yüce kudretini ve ihtişamını emrine sunar. Doğa tüm güzelliklerini ayaklarının altına serer.  Kuşlar senin için öter, seni motive eder. Çiçekler senin için açar, gönlüne, gözüne bayram ettirir. Güneş senin için doğar, içini ısıtır. Bulutlar senin için ağlar, tüm yüklerini bıraktırır, rahatlatır. Rüzgarlar senin için eser, yolundaki engelleri kaldırır. En çok ihtiyacın olan anda, sana en çok fayda sağlayacak insanlar hayatına çekilir. Önce “için”, sonra da “dışın”, dünyan berraklaşır, güzelleşir. Her aldığın nefes, her uyandığın gün, her deneyimin mana bulur. İnsana da anlam ve değer katar. Derinleştirir. “Gerçek Aşkı bilen kalp bir damla suya bile hürmetle bakar.” demiş Mevlana. İnsan sevgiyle, aşkla yoğrulunca, olgunlaşır. Var olan her şeyin kıymetini bilir, olur. Korku; insana cehennemi yaşatırken, sevgi; insanı cennet bahçelerine götürür. Sevgi dolu bir kalp, sevgi dolu bir diğeriyle buluşunca da aşkı doğurur. Kalpler sevgiyle yumuşar, aşkla çiçek açar. Aşk; kalbin, ruhun ve aklın gıdasıdır. Ruh nefes alır. Beden ıssızlığından özgürleşir. Tüm dünya aşk bahçeleri gibi görünür insana. Her işini aşkla yapar, her anını aşkla yaşarsın.

“Aşk ile koskoca dağları düz ettim.” Cahit Sıtkı Tarancı

“Aşk evrenin mimarıdır.” Herodot

“Aşk hükmetmez terbiye eder.” Goethe

“Aşk aklın en soylu zaafıdır.” John Dryden

“Aşk gözle değil ruhla görür.” W. Shakepeare

Aşk evrenin en yüce, en soylu, en mübarek duygusudur. Her bedende kendini gösterir, hayat bulur. İnsan hayatının bir evresinde mutlaka onunla denk gelir. Bu öyle müthiş bir rastlaşmadır ki kimisi aşkla arif olurken, kimisi aşktan derbeder olur. Fakat aşk mutlaka sonunda insana, bedene, ruha, akla “katkı” olur. Karşılıksız ve koşulsuz sevgiyle kaplar, doldurur her bir hücremizi. Evren tüm işaretleriyle, tüm büyüsüyle ve tüm mucizeleriyle bize hayatta tek hakikatin “sevgi” olduğunu ispatlamaya çalışır. Bunun için de maddi manevi bütün nimetlerini bizim için seferber eder. Evren kendi diliyle bize “Sevgi en güzide duygudur.” der. Sevgiden, hoşgörüden ve iyilikten başka her şeyden vazgeçebilmek en güçlü arınmadır. Haklı haksız, iyi kötü, doğru yanlış tüm dualiteleri bir kenara bırakıp her şeyi kendi özüyle olduğu gibi kabule geçmek en büyük özgürlüktür.

“İyilik aradın mı, insan da kötülük kalmaz.”

Mevlana

Yazar Hakkında: Rukiye TÜZEL

Denge

Evrendeki her şey denge üzerine kuruludur ve insan bedenide zaten özünde, içsel...
Devamını Oku

1 Comment

  • Sevgi vurgusuna dair ne kadar dokunaklı ve pozitif bir yazı. Tüm yazılarınızı dikkatle ve beğeniyle takip ediyorum Rukiye Hanım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir