
“Düşüncelerimiz, yaşamımızda olacakları belirler. Hayatımızı değiştirmek istiyorsak, zihnimizi geliştirmeliyiz.”
Dr. Wayne Dyer
Hayatı zorluklarla, sınırlamalarla, engellemelerle yaşamaya o kadar alıştırılmışızdır ki başka türlüsünün var olduğuna inanmakta güçlük çekeriz. Elimizdekiyle yetinmemiz gerektiğine inandırılırız. Aza kanaat etme bize (yanlış) öğretilen bir erdemdir. “Çoğu istemek” şımarıklıktır. Eğer kurallara uymaz da gözümüz fazlasına kayarsa cezalandırılacağımızı sanırız. Altından kalkamayacağımız dertlerle sınanacağımızı zannederiz. “Fazlasını istersek başımıza taş yağar, çok para haramsız olmaz, çok para insanı bozar, zenginler kötüdür, şımarıktır…” gibi pek çok negatif bakış açısıyla da korkutuluruz. Dr. Wayne Dyer’in dediği gibi “İstediğimiz hayatı yaşamak için fırsat kıtlığı yok; sadece bunu gerçekleştirmek için verilen kararların azlığı var.” Toplumda elde edilmesi en zor şeylerdenmiş gibi algılanır bolluk, bereket ya da sanıldığı gibi “para”… Bu yüzden sahip olduklarımıza sıkı sıkıya sarılır, saklar; paylaşmaktan kaçınırız. Biteceğine inanırsan biter, tükeneceğine inanırsan tükenir. Bize öğretilen, dayatılan en büyük yanlışlardan biri de bu kıtlık bilincidir. Her taraftan bencillik, menfaat, başkasını hiçe sayma hisleri akar ruhumuza. Zehirler. Oysaki paylaşmaktır çoğaltan, bereketlendiren… Yüzünü güldürdüğün bir çocuk, sofranı paylaştığın bir komşu, yardımına koştuğun bir akraba…
Tutumlu olmak, akıllı olmak, yatırım yapmak adı altında gerçekleştirdiğimiz pek çok eylem bizi kıtlık bilincinde tutar. Çünkü genelde altında yatan düşünce gelecek kötü günler için birikim yapmaktır. Hepimizde var olan atalarımızdan gelen bir genetik kayıttır “saklamak”. Bunun yanın sıra daha pek çok atasal, ailesel, toplumsal tabular, kayıtlar ve yargılarla doluyuzdur. Varlığına inansak da bizi bulmaz, bize uğramaz gibi gelir. “Kim kaybetmişte biz bulalım parayı, şansı, talihi, kısmeti…” Tıkarız da tıkarız kendimizi, hayatımızı, bolluğumuzu, bereketimizi…
Aslında nasıl mevsimler arasında neşeyle, keyifle, heyecanla beklenen, karşılanan baharsa, yaşam yolculuğunda da hevesle beklenen, sahip olmak için can atılan şeydir “bolluk bereket”. Baharın gelişi ülkemizde Hıdırellez Günü ile coşkuyla, bayram havasında kutlanır. Hızır günüde denilen, Dünyada darda kalanların yardımcısı Hızır ile denizlerin hâkimi İlyas’ ın buluştukları gündür. Hızır’ın; yaşam suyu (ab-ı hayat) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış; özellikle de baharda insanlar arasında dolanarak, bolluk ve sağlık dağıtan, darda kalıp başı sıkışanlara yardım eden bir veli olduğuna inanılır. 5-6 Mayısta dilekler tutulur, dualar edilir, ritüeller yapılır. Bahar, açan çiçekler, öten kuşlar, yeşeren ağaçlar, yüzünü gösteren o sıcacık güneş övülür de övülür. İnsan hayatında da bolluk ve bereketin gelişi neşeyle ve keyifle kutlanır. Bolluk bereket sadece maddi hayatla bağdaştırılsa da aslında manevi hayatla da doğrudan ilişkili ve bağlantılıdır. Bolluk bereket yaşamdaki her alanla ilgilidir. Anthony Robbins “Minnettar olduğunuzda korku gider, yerini bereket alır.” demiş. Bolluk bereket bilincine uygun hale gelip, uyumlandığımızda manevi olarak da zenginleşiriz. Sağlıkta, iş hayatında, aşk hayatında, arkadaşlıkta, bilgide, bilgelikte, huzurda, mutlulukta… Ve daha pek çok alanda hayatımızda kendiliğinden iyileşmeler olur. Dengeli ve içten ilişkilere sahip oluruz. Değerlerimiz ve erdemlerimiz artar ve kolaylıkla şükür frekansına uyumlanırız. Bize eşlik eden her şey iyidir, yücedir. Hayatımızın her alanında zenginliğe tanıklık eder, şahit olur ve tabi ki sahip oluruz. “Bolluk bereket” insan ruhunu en iyi versiyonuna taşımak için hizmet eden en önemli kavramlardan biridir. Çünkü insan ruhuna en iyi hissettiren, en iyi gelen, güven veren nadir nimetlerdendir. Evrendeki güzellikleri görebilmeyi, anlayabilmeyi, idrak edebilmeyi sağlar. Tüm bu güzellikleri hayatımızda tutabilme, koruyabilme ve artırma gücü verir. Bolluk berekete sahip olduğumuzda o güvenle otomatik olarak frekansımız yükselir ve ruh halimiz iyileşir. Bakış açımız değişir, pozitifleşir. Bizim için aşılamayacak dert, çözülemeyecek problem yoktur. Şükürde ve teslimiyetteyizdir.
Bolluk bereket enerjisi bir mıknatıs gibidir. Evrenin en kutsal, en hayırlı enerjilerindendir. Uğur getirir. Şans getirir. Talih kuşu gibidir. İnsan hayatının her alanına zenginliği, güzelliği, ferahlığı çeker. Astrolojik olarak bu yılın ve bu baharın en uğurlu, en bereketli günü 14- 15 Mayıs olarak belirlenmiştir. Bolluk bereket enerjilerinin açığa çıktığı, şans enerjisinin en yüksek olduğu tarihtir. Hindu topluluklarında “Akshaya Tritiya” diye adlandırılan kutsal sayılan bir gündür. Anlamı “uğur” dur. Sonsuz, asla azalmayan mutluluk, huzur, başarı, neşe, keyiftir… Tüm yaşamı ihtişamla deneyimleyebilmektir. Hem zihnen hem bedenen arınmaların yapıldığı ve daha yüksek bir bilinç düzeyine ve frekansa uyumlandıklarına inandıkları çok özel bir tarihtir. Farklı tarihler, farklı kültürler, farklı coğrafyalar olsa da niyet aynı, amaç aynı… Dört mevsimin gözdesi “bahar” ın gelişini ve bizim Dünya hayatımızın gözdesi, yaşam deneyimimizde ki tohumlarımıza çiçek açtıran, ağaçlarımızı yeşerten, dallarımızı uzatan “bolluğumuzu bereketimizi” kutlamak için yapılan sevinç gösterileri… Pratiğimiz övmek, dua etmek, onurlandırmak, şükretmek, arınmak, özgürleşmek, hafiflemek, ve her şeye teşekkür etmek…
İskandinav ve Roma mitolojisine göre de adı “zenginlik taşan” anlamına gelen Abundia’nın kendisini çağıran herkese bolluk, bereket, iyi şans getirdiği söylenir. Romalılar yüzyıllar önce paraları üzerinde de sembol olarak Abundia’yı kullanmışlardır. Başarı, refah, zenginlik enerjisi taşıyan yükselmiş bir üstattır. Geceleri insanlar uyurken ihtiyacı olanlara para ve yiyecek getirdiği anlatılır ve getirdiklerinin çok bereketli olduğu da dile getirilir. İnsanlara iyilik yapmak için aracı olan görevli bir ruh olduğu da söylenir. Altın rengi ve altın ışıkla sembolize edilir. Kıtlık bilincini ortadan kaldıran, bolluğun bereketin ilahi kişiliğe bürünmüş halidir. İnsanlığa mesajı; kaynakların herkese yetecek kadar çok olduğu ve istediğimiz kadar alabileceğimizdir. O zaman niyet edelim ki bolluk bereket meleği “Abundia” bu baharda;
Sırtımızda taşıdığımız yüklerimizi, hasarlarımızı,
Kalbimizin kırıklıklarını, korku ve kaygılarımızı,
Ağrılarımızı, acılarımızı, hastalıklarımızı,
Tüm dertlerimizi, tasalarımızı, sorunlarımızı,
Alsın götürsün ışığa…
Tüm karanlıklarımız dönüşsün aydınlığa.
Akıtsın “Altın Işığını” başımızdan aşağıya.
Kutsasın tüm var olanı ışığıyla,
Bir mıknatıs gibi çeksin tüm mucizeleri hayatımıza,
Açsın tüm kapalı kapılarımızı;
Bolluğa berekete, şansa, talihe, uğura…