
“Şiir tadında bir hayatın olsun” dedi kadın. Bu cümleyi duyduğumda derin mi derin bir iç çektim.
Çünkü çözemedim bu bir çeşit dua mıydı, beddua mıydı? Sevinmeli miydim, üzülmeli miydim bilemedim.
Şiir, bir his yoğunlaşmasıdır. Mısraları dökenin yoğunlaşan hislerinin gölgelerini okuyan kişide de bir kıpırtı ya da devrimsel bir değişim olabilir. Aslında olmalıdır. Yoksa şiir, şiir değildir ki; sadece öyle görünür. Mısralar ki; şair gölgeleridir.
Şiirden anlayanlara şiirin coşku verdiği, ummanlara daldırdığı, sırılsıklam ettiği realitesinden yola çıkarsak anlamları yaşamlarına yansıtmaları kişiye bağlı bir faktör. Yani kasvet bulutlarını görüp altında bekleyen ve sırılsıklam olmak isteyen bir seyyah da olabilirsiniz, çöllerin ortasında güneşte kavrulmamaya çalışan biri de. Öte yandan kavrulan çorak topraklarda üzerine serin bir yağmurun yağması…
Kadının bu sözünden, şiir gibi, insanların ruhuna işleyip onlara heyecan mı katmalıyım; yoksa hüzün vadisinde seyr-i âlem mi yaptırmalıyım? Çok büyük bir yüküm var artık.
Öyle bir kamburum var ki…
Bir de vücuduma saplanması muhtemel okları düşünün. Bir şiirle derin düşünceler dalıp mısralara ve şaire küfredenleri aklınıza getirin.
Şiirlere belenen ben, mutluluk deryalarında boğulabilirim de.
Ah be kadın, ne hallere soktun beni bir temenni ile!
Şiir tadında bir hayat geçirmemiz dileğiyle… yüreğine sağlık 🤗
Eline, yüreğine sağlık…
Hayatın özeti budur diyorum. ☺️
Çok güzel olmuş👍👍👍