İplerim var sepetimde, iğnelerim var, boy boy hanım! Sökükleriniz var mı? Düğmeleri kopan insanlar var mı?
Makaralarım da var yumaklar!
Makaralarım da var yumaklar!
İstediğiniz her renk var bende.
Her renk kumaşınıza dikiş dikilir hanım!
Ben sinek padişahının kızıyım.
Zamanın birinde zalim bir kral varmış. Kral, karısına o kadar aşıkmış ki hep bir kızı olsun istermiş. Fakat kral, tüm oğlan çocuklarından Firavun’un Musa’dan nefret ettiği kadar nefret edermiş. Oğlan çocuğu olan ailelerden daha fazla vergi alırmış. Erkekler savaşta öldüklerinde de fazla para ödermiş ailelerine. Zaten erkekler hep öldürülür ve hep ezilirmiş ülkede.
Halk ağır vergiler altında ezilirken, oğlan çocukları kız çocuğu gibi ve kız çocukları da oğlan gibi yetiştirilirmiş. Kızlar hep masummuş ve erkekler hep suçlu! Düzen böyle kurulmuş bir kere. Ahlak cinsiyetle kırklanmış bu ülkede.
Kral sarayında Musalarıyla eğlenirken, karısına da araziler vermiş yemyeşil ve ortalarından Yeşilırmaklar geçen araziler… Kralın karısı da o kadar iyi bir insanmış ki tüm saray hizmetlileriyle ve halkla iyi geçinirmiş. Zaten kimse krala da kötü diyemezmiş. Diyen olursa da 40 merdivenin altındaki cellada verilirmiş. Kralın yeşil ormanların içindeki sarayında 9 tane musası varmış; kral ve 9 musası halkın diline düşmüş çoktan…
Kralın karısı hamile kalmış bir gün. Herkes bunu sevinçle karşılamış, mecbur… 40 gün ve 40 gece eğlence düzenlenmiş. Bu eğlencelerin son gününde: Kral,
-Eğer tanrı olsaydım her gün için bir kız ve 40 kızım olsaydı senin için! Demiş.
Kralımızın karısını saray ve halkın sevdiği gibi sarayın 40 merdivenin altındaki celladın oğlu hem çok severmiş hem çok üzülürmüş kralın karısına. Çünkü celladın oğlu babasının, kralın karısının ilk aşkını öldürdüğünü de öğrenmiş, birgün babasından. Kendi vicdanına da söz vermiş krala karşı koyan olursa onlarla birlikte, elinden geleni yapmak için kara elbiseleriyle.
Kralın öyle güzel bir kızı olmuş ki ve bu kızı kralın 9. Musası yetiştirmiş. Kız ki ne kız! Büyümüş, bir gün sarayın dışına çıkmak istemiş. Sonra her gün dışarı çıkmak, daha fazla insanla tanışmak istemiş. Her gün ve her gün dolaşmaya başlamış ülkede. Sürekli vergiler altında gittikçe fakirleşen birsürü insanla konuşuyormuş. Kız her gün akşama dönmek üzere Musa’sına söz veriyor ve halktan biri gibi giyiniyormuş. Geceleri ise babasının halktan aldıklarını halka dağıtıyormuş. Celladın oğluyla birlikte 39 tane kızla arkadaş olmuş 40 gün ve 40 gecede… Kralın kızı da celladın oğluna da aşık olmuş 40. gecede.
40. gece çok büyük bir savaş başlamış Anadolu’da Moğollarla… Kız o günde dışarı çıkmış ve 39 kız arkadaşıyla akşama dönememiş. Atlarına aldıkları her şey yeşilırmağa dağılmış. Tüm ırmağı geçen kırkkızlar ve cellat, bir mağarada işkencelerle ve kelleleri vurularak öldürülmüşler. Kızın öldüğü yer zeytindibi olarak anılır. Tıpkı athena gibi barış ve huzurun simgesi zeytinin ta dibidir bahsedilen yerin adı ‘Zeytindibi’… ! Bir nardan dağılan 40 naradır hala Anadolu’da kadınların sesleri.
1705’de, Fransız seyyah Dr. Paul Lucas, türbenin altındaki 40 kız cesedinin bulunduğu mağaraya girer. Kare planlı mezar odasının içinde çok sayıda iskelet bulunduğunu, geçen uzun zamana rağmen derilerinin hâlâ üzerlerinde bulunduğunu söyler ( 1). Belki de bizim Evliya Çelebi gibi 40 Nisa’sı yahut İbni Bibi’de Ömer Seyfettin de kayıtsız kalamamıştır bu hüzne, kırkkızlar içine dolarken.
-
- dcGaynutdinova, A. (2018). ‘‘KIRK KIZ’’DESTANI VE KAHRAMANCA SAVAŞAN TÜRK KADINLARI. İSTEM, (31), 147-160.
ÇANDIR, K. ÖMER SEYFETTİN’İN “KIRK KIZ” ADLI ŞİİRİ ÜZERİNDE BİR İNCELEME.
“https://www.academia.edu/63118231/Mekan_Efsaneleri_Osman_Ger%C3%A7ek