Şifa niyetine yaşıyorum, hayat bir zehir, Dünya bir şişe. Zaman Mevla’nın bulutları, yağıyor tepemizden, ha yağıyor! Esiyor ömrümüzden, ha gürlüyor. Mevlana’nın iksiridir yahut Lokman’ındır yağmurlar. Belki kelleleridir yahut sarıkları dünyavari bir cisim, kellerinde bir bulut; bir Nisan ayı yağan damlalar balığın ağzına düşse inci, yılanımın ağzına düşse zehir olacak… Mevlana’nınki destar suyu Lokman’ınki birikirse abı hayat olacak.
Herkes bir kez büyüyorsa bu da bizi Mevla’ya bir kez daha yaklaştıracak. Yeni doğmuş bir bebek gibi; doğum günüme bir kez daha şahit olsan olmaz mıydı?
Nuh dört oğlundan biri olan Yasef kendisine atfedilen topraklarda yağmur olmadığını görünce Ey! Allahı’n peygamberi bana bir dua öğret diyecek ve Allah bana cevap versin diyecek. Yasef bunu taşa kazıyıp boynuna asacak.
Yada taşı burada devam edecek, aslında kahinlik olacak… Kur’an’da yağmur bağışlayan olarak göklerden yağmur gönderildiği söylenecek. Bu da Nuh Suresinde geçecek.(1)
Bu taş Oğuz Türklerine, İskender’e verilecek…
Yada taşı Osmanlı Rus savaş uzanan bir kahinlik iksiri olacak. Hatta Kırgız sözlüğünde koyun işkembesinde olan küçük bir taş olduğu atfedilecek….(2)
Ben su’dan yapılan ademoğlu ne zaman taş düşürsem Lokman’ın Suyunu ararım o halde kendimi tamamlarım. Dünyaya sığmaz içim Dünya da bana sığmaz.
Bende olup da gökyüzünde olan, gökyüzünde olup da ben de olmayan nedir?
Ben de sudan yaratılmadım mı ?
Ben bedenimi güneşe kiraladım, geceleyin aya karşı ağladım ha ağladım
Ey göklerin göğü, dağların dağı, ışıkların ışığı, suların suyu,
Ruhundur Güneşten gizlediğin, Cebrail’in ağuşlarından
Bir Nisandır Yunustadır, Lokmandadır o vardığın dergaha
Dağlar bir kadın gibi boylu boyunca uzanmışken, en bakir tepelerinde saf sütler verirken, emzirecek çocuk bulmak mümkün değil! Gözlerinin beyazından doysun, yeni doğmuş bebekler…
Kalkın kelimeleri kaldırın, göğe merdiven dayadım, ışıkları açtım. Kalkın kepenkleri kaldırın. Gözünün beyazından sütler aksın, ağlayan dudaklara.
Toprak gözlerinle birlikte gördüklerini öldürebildi mi? En yüce tohumları ve cesetleri alan: Ey yüce toprak, yerin dibinde işin ne? Yücelerdeysen…
Mevsimler beynimi sararken; her kıtaya ayrı ayrı paylaştırılmadılar mı? ve bunların hepsini dünya almadı mı? Her kıtada ayrı mevsimleri düşünmedi mi? Kış geldiğinde bankların üstünde üşümedin mi? .
1.Z.Gökalp,Eski Türkler’de Din,s403
2.K. K. Yudahin. Kırgız Sözlüğü, II. (Türkçeye Çeviren: Abdullah Taymas), Ankara 1994, s. 715.