Yargının Önü

Yazar Hakkında: Yavuz Sezer OĞUZHAN

Belgisiz Mahkûm

Hiçbir yüze bakmadan gözleri sadece basacağı yerlerde yürüyen bir adamdı. Yalnızca tanıdık...
Devamını Oku
Yavuz Sezer Oğuzhan

İçimden yazmak hiç gelmiyor. Biliyorum, hoşuma giden bir yazı olmayacak. Zaten ne yazsam, ne söylesem içimdekileri anlatamıyorum ki. O zaman neden kendimi heder edeyim de bir şeyler karalayayım? Tadım tuzum yerine gelene kadar, yazılarımın da tadı tuzu olmayacak belli. Fakat bir de tadı tuzu olmayan birinin yaratıcılığı var! O da bir silah değil midir ki? Neşeli birinin bir şeyler üretmesi hoştur da, neşesiz ruh halinin üretimi daha iyi değil midir? Elbette, öyledir.

Demek ki neymiş? Ruh halin iyi değilse üretken olurmuşsun.

Sadece yazmayı kapsamıyor bu hüküm. Resim mi çizeceksin, taş mı yontacaksın depresif olmalısın arkadaş! Başka çaresi yok bunun. Keyifli anında ne yapabilirsin ki!.. Yapsan bile ne değeri olabilir ki!..

Oysa öyle demiyor sırtı bana dönük adam. Ona göre yaratıcı olmak iyi olmakla mümkün? Ne yani iyi olmasak ürün ortaya çıkaramayacak mıyız? Çıkarırız ama ne kadar çıkarsa artık.

Gökte kara bulutları görüp, yağmur yağacağını söylemek gibi bir şey değil bu. Bu, penceresiz, her yeri kapalı bir evde, dışarıda bulut görmeden, havanın güneşli ya da bulutlu, aydınlık ya da karanlık olduğunu söylemek gibi bir şey. E bir yerde haklılar da. Yerin yüzünü ıslatan yağmurları değil ama ruhun içini sele boğan yağmur bulutlarını kendi içinde taşıyor insan.

“Yargının önü de arkası da kar getirmiyor” derken biri ne kadar haklı ise, “Olur mu canım, bundan daha karlı ne var” diyen de o kadar haklıdır. Çünkü; onlar da haksız oldukları kadarlardır.

Yazı kısa oldu görüyor musun? Okunmayası olacak. Vah ki ne vah!

İşte yargının önü…

Yazar Hakkında: Yavuz Sezer OĞUZHAN

Belgisiz Mahkûm

Hiçbir yüze bakmadan gözleri sadece basacağı yerlerde yürüyen bir adamdı. Yalnızca tanıdık...
Devamını Oku