Hayatımızdaki her şey ve herkes göründüğünün çok ötesinde ve derinindedir. Bakmaktan görebilmeye, işitmekten duyabilmeye, algılamaktan anlamlandırabilmeye ve içselleştirip hayatımıza uyarlayabilmeye iltica edebilmemiz, bizi kendimize götüren seçimlerimizle ve ruhumuzu besleme biçimimizle ilgilidir.
Bir bank…
Bazen denizi en haşmetli gören bir tepede, bazen bir sahil şeridinde, bazen muhteşem manzarayı en güzel açıyla gören bir yerde, bazen insan selinin bir o yana bir bu yana aktığı tren istasyonunda, bazen de yorgun bir şehrin en tenhasında…
Yaşamın en doğal akışında, her şeyin bir o kadar sıradanlığında, tüm telaşların arasında, soluğunuzu yavaşlatacağınız, yaşama durgun bir bakış atacağınız, hayallere bir kapı aralayacağınız, yahut kendinizle hasbıhale varacağınız bir bank sizi bekliyordur mutlaka… Uzakta ya da bir o kadar yakında. Yaşamın her alanına serpilmiş gönüllü şifacılar edasıyla. “Dur bir soluklan, yavaşla, bir mola ver şu ana, duygularını yakala, yaşamın küçük kesitlerini kaçırma!” der gibi adeta.
Bir bank…
Kimisi için güzel bir manzaraya doğru gönlünü dinlendirdiği, gözünü şenlendirdiği bir oturak,
Seveni, ailesi, bekleyeni, aidiyeti, yaşam ümidi kalmayan evsize ıssız bir yatak,
Birbirinin omzuna başını koyacağı, yakın oturuşun sıcaklığını duyumsayacağı, birlikte dileklerde bulunacağı iki hevesli aşık için buluşma yeri,
Yaşanmışlığın o müthiş deneyimini yüklenmiş yaşlı bir teyze ve amca için bir dertleşme merkezi,
Çocuğunun başarısını izleyen mağrur bir anne-baba için bir gurur abidesi,
Şen şakrak koşuşturan çocukların etrafında döndüğü koca bir oyuncak,
Kendine hedefler koymuş kararlı bir koşucuya durup soluklanacağı eşsiz bir dinlenme tesisi,
Acıya değmiş, kendi içine kaçmak isteyen kederli bir insana sığınma yeri,
Şiirini tamamlamak için sancıdan kıvranan bir şairin o sessiz oturuşlarından birinde yerine -cuk oturan bulduğu o son kelimeye mutlu bir şahit,
Bir fotoğrafçının kadrajına yakalanmış manidar bir poz,
Aynı acıda buluşmuş iki insanın duygularının ilk yeşerdiği tanışma yeri,
Tepeden tırnağa yalnızlığa bulanmış bir insanın sessizliğinin en gizli şahidi…
Bir bank…
Nerede olsa çabuk eskir, beli bükülür, bedeni pörsür, boyası dökülür… Onca iç döküşe, dilsiz sessizliklere, sevdalı sözlere, şaha kalkmış hislere, gözlerden sessiz süzülen sellere dayanamaz belki de… Yaşamın içinde, değişik zaman devinimlerinde, bir dolu duygunun gel-gitlerinde tek başınıza yahut size yarenlik eden biriyle sizin de bir bankla tanışıklığınız oldu mu hiç?
Zamanın ruhunu fısıldayan çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık