Kısır Gerçekler Yokuşu

Yazar Hakkında: Kemal AYBATAN

Mahfaza

Geniş bir odada minderler üzerinde bir tarafta  kasabanın ileri gelen hocaları, öğretmenleri,...
Devamını Oku

İnsan hayatını hislerine göre yaşar. Dolayısıyla insanı anlamaya çalışırken duyguları bir kenara koymak, onların gücünü soyutlamak dar görüşlülükten ibarettir. Çünkü insanın yaşadığı deneyimler göz önünde bulundurulduğunda kararlarını ve hareketlerini şekillendiren hisleri birçok kere düşüncelerine karşı baskın çıkmaktadır. Hisleri bu kadar baskın olan insanın karşılaştığı olay ve durumlarda yorum yapması kaçınılmazdır. Dışarıdan bakıldığında bazı şeyler çok kolay görünebilir. Ama bu durumu bir de yaşayan kişinin gözünden görmeden, onun hissettiklerini anlamadan yorum yapmamak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü dünya üzerindeki her insan biriciktir. Diğer bir deyişle dünya üzerinde yaşayan yaklaşık 8 milyar insan içerisinde sizden bir tane daha yok. İçinde bulunduğunuz yaşa kadar neler yaşadığınızı, hangi zorluklara katlandığınızı, ne tip insanlarla başa çıktığınızı, ne zaman güvensiz ve yalnız hissettiğinizi ya da hangi başarılara nasıl ulaştığınızı, hangi mutlulukları yaşadığınızı yalnız siz bilirsiniz. Sizi en iyi tanıyan ve gözlerinizin içerisine bakınca sizi tüm gerçekliğiniz ile gören sadece ve sadece aynadaki yüzünüzdür. Anne babanız dahi, sizi anladıklarını ifade etseler; hayata kendi pencerelerinden baktıklarından, gördüklerinizi görmediklerinden ve hissettiklerinizi hissetmediklerinden dolayı sizi anlayamayacaklardır.

            1994 yılında henüz 11 yaşında iken ailemden ilk defa ayrılıp yurda yerleştim ☹ Sebep neydi ya da zorum neydi ki o yaşta kalkıp da farklı diyarlara gitmiştim? Sebep; ailemin mutlu olmasıydı. Mutlu olmasıydı derken onları baş belası bir çocuktan kurtarmaktan bahsetmiyorum. Alacak olduğum eğitimle onların mutlu olacağını düşünüyordum.

            Nereden bilirdim ki; onları mutlu edeceğim derken aslında kendimi zamanla daha da mutsuz edeceğimi. Nereden bilirdim ki; yurda yerleştiğim ilk gün, ne ailemden ne de arkadaş çevremden 11 yıllık yaşantımda hiç duymadığım okkalı bir küfrün anneme ve hunharca hakaretin babama edilmesiyle yalnızlığı ve güvensizliği iliklerime kadar hissedeceğimi. Nereden bilirdim ki; evimde sıcacık yatağımda annemin ve babamın öpücükleri eşliğinde hayaller kurup uyurken, 40 kişilik yatakhanede ışıklar söndüğünde yalnızlığın ve güvensizliğin verdiği duyguyla yorganın altında ağzımı kapatarak hıçkıra hıçkıra ağlayacağımı.

            Bu örneği sizinle paylaşmamın sebebi; hayatınızda sizi sizden daha iyi bilen birinin olmadığını vurgulamaktı. Madem sizden başka bir tane daha yok, o zaman karşınızdaki insandan da başka bir tane yok demektir. Madem sizi en iyi bilen aynadaki yüzünüzdür, bu durum karşınızdaki insan için de geçerlidir. Diyeceğim o ki; karşınızdaki insanı davranışlarından, düşüncelerinden ve söylemlerinden dolayı yargılamadan önce bir adım geri atın ve dinleyin. Öyle bir dinleyin ki; karşınızdaki kişi anlaşıldığını hissetsin. Anlayacak kadar dikkatle dinlemezseniz karşınızdaki kişiyi kendi yaşantınızla değerlendirme hatasına düşme ihtimaliniz çok yüksektir.

            Yargılarsanız, sevdiklerinizi hiç yere kendinizden uzaklaştırırsınız. Uzaklaştırarak gurbet ellere göndermiş olursunuz. Hiç düşündünüz mü bilmem ama yakın gurbet diye bir gerçeklik var. Bedenen yakında olup kalben uzaklarda olmayı ifade eder. Ya da bunu kalben gurbet olarak da ifade edebiliriz. Bir de genel olarak kullandığımız “gurbet” kelimesi var ki; biz bunu hep bedenen uzakta olmakla yorumlarız. Sanırız ki, olay sadece bedenen yakınlıktan veya uzaklıktan ibaret. Bence bedenen uzakta olmak gurbetlerin en küçüğü olarak ifade edilebilir. Asıl gurbeti ailesine ve sevdiklerine bedenen yakın olup da fikirlerinden, düşüncelerinden dolayı iletişim kuramayarak ya da eften püften sebeplerle uzak kalanlar hissetmektedir, hissetmelidir de. Bencilliklerinden kendilerini soyutlayanlar aradan zaman geçtikten sonra bu gurbetin ne demek olduğunu anlayacaklardır ama o zaman iş işten geçmiş de olabilir.  Şimdi şöyle bir kendimizi düşünelim, biz gurbette miyiz? Gurbette isek bedenen mi yoksa kalben mi gurbetteyiz? Özellikle ailemize karşı kalben bir gurbet yaşıyorsak bunu tekrar tekrar düşünmek lazım diye düşünüyorum. Neden mi? Çünkü…

 

 

 

Resim: https://www.pexels.com/photo/bright-circle-contrast-dark-392779/
Yazar Hakkında: Kemal AYBATAN

Mahfaza

Geniş bir odada minderler üzerinde bir tarafta  kasabanın ileri gelen hocaları, öğretmenleri,...
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir