Sanat İçin Sınır Var Mıdır

Yazar Hakkında: Mehmet EKİZ

Çayın Saati Mi Olur?

Bu milletin en sevdiği içecek olduğundan hiç şüphe duymadığım çayı ülkemize ilk...
Devamını Oku

Merhaba Saygıdeğer okur;

Öncelikle sınır nedir? Nasıl tarif edilir Türk Dil Kurumunun sözlüğünde nasıl açıklanmış bir bakalım isterseniz 1. İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi, hudut. 2. Komşu il, ilçe, köy veya kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi. 3. Bir şeyin yayılabileceği veya genişleyebileceği son çizgi, uç: Bataklığın sınırı. Ormanın sınırı. 4. Bir şeyin nicelik bakımından inebileceği veya çıkabileceği en alt ve en üst sınır, limit: “Hele bir de birkaç sünger bulabilse artık mutluluğunun sınırı olmayacaktı.” Halikarnas Balıkçısı. 5. mat. Değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük, limit. 6. mec. Uç, son (http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.5820421b3c6bb4.79948184). TDK sınır kelimesini bu şekilde tarif edip açıklamış. Bu tariflerden sanırım dördüncüsü bizim konumuz açısından kabul edilebilir olanıdır.

Peki, sanatı neler sınırlandırabilir; öncelikle bizatihi sanat alanının kendisi bir sınır çizer kendisine. Bu alan aynı zamanda sanatın türü, tarzı ve eldeki imkânlar açısından muhtemel seçimler için uygun olan ortamdır.

Konular, ekoller, türler, biçimler ve yaklaşım tarzları bütün sanatçılar için sınırlar çizer. Sanatçının kendisi sanatını icra ederken özgürdür ancak ister yalnız çalışan bir sanatçı olsun isterse bir sanatçılar topluluğu/grubu olsun hepsi bu sınırlar içerisinden bir seçim yapmak zorundadır.

Seçim yaparken sanatın ve sanatçının sınırlarını şunlar belirleyebilir:

Ekonomi, teknoloji, sosyal ilişkiler/statü, gelenek, devlet, aile, din, politika, sanat eseri üretim biçimleri, eskilerin efkâr-ı umumi dedikleri toplumsal fikirler.

Ekonomi sanat üzerinde hep etkili olmuştur. Himaye eden, sipariş veren veya alıcı, sanatın sınırlarını çizmekte etkilidir. Teknoloji de sanata etki eder. Bir sanat eseri üretilirken kullanılan teknoloji ve sunulan teknolojik imkân bir sınır çizer. Hatta günümüz teknolojisi bu alanda devrimsel bir yapıya kavuşmuştur. Bir sanatçı eserini ortaya koyarken, yaşadığı sosyal yapıdan bağımsız bir eser üretemez denilebilir.

Sanatçının sanat eserini üretirken yaşanan süreç sanat geleneklerinden ve toplumsal gelenekten ayrı düşünülemez. Sanat gelenekleri bu alandaki bütün kararları ve uygulamaları belirleyici bir etkiye sahiptir. Söz konusu gelenekler ve bağlı bulundukları ekoller onlara kullanacakları malzemeden biçime, ifade tarzından eserin konumuna ve ölçülerine kadar birçok hususta zorlayıcı taleplerde bulunurlar. Yine bir sınırla karşılaşılır.

Devlet bir başka sınırlayıcı unsurdur ki sanat eserleri çoğu zaman üretildikleri çağın dayattığı düşünce kalıplarını kıramazlar ve bu kalıplar onların sınırlarını oluşturur. Sanatçının ailesi ve yetiştirilme tarzı da bir sınırlandırma getirir sanata ve sanatçıya. Din çoğu zaman en belirleyici kurumdur şekil, konu, fikir ve hatta malzeme din açısından uygunsa sanat eserinde varlık gösterebilir.

Bir sanat eserini “sanat eseri” olarak niteleyen karar veren ve beğeni sınırlarına dâhil eden bir kitle vardır. Halk, devlet yönetimi, ekonomiyi yöneten birim veya kurumlar, toplumsal ahlak ve dinî esaslar ve tabii ki eleştirmen kitlesi sanat eserine ve sanatçıya bu kimliği vermek için karar veren mekanizmanın içindeki unsurlardır. Bunlarda sanat ve sanatçı için sınırlar koyabilirler.

 

Sınır koymak, her türlü değişimi denetim altında tutmak, sınır koyan için; sağlanmış düzeni korumak demektir ve gereklidir.

Yazar Hakkında: Mehmet EKİZ

Çayın Saati Mi Olur?

Bu milletin en sevdiği içecek olduğundan hiç şüphe duymadığım çayı ülkemize ilk...
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir