~İnsan, sözcükler olmadan düşünebilir mi?
•Pek tabii ki düşünebilir çünkü dil gelişiminden önce düşünce vardı.
~Yani bana, düşünebilen insanın sözcüklere ihtiyacı yoktur mu diyorsun?
•Evet, aslında bu iki terim birbirinden bağımsız tanımlanabilir. Düşünmek için bir insanın sözcüklere ihtiyacı olmayabilir ama sözcüklere ihtiyaç duymuş bir insan bir şeyleri düşünmüş olur.
~Sözcük yaratımı için düşünce olması gerektiğini ama düşüncenin yaratımı için sözcüklere gerek olmadığını mı diyorsun?
•Kesinlikle.
~Peki, bir şeyi düşündüğümüz zaman anlam bulur muyuz?
•Her zaman değil.
~Anlam aradığımız zaman düşünmüş olur muyuz?
•Evet.
~O zaman anlam bir düşünce yansımasıdır. Ama her düşünce bir anlam yansıması değildir. Bir de duruma şöyle bakalım, sözcükler ve düşünceden bahsetmiştik. Sözcüklerden oluşan bir metnin düşünceyle yaratıldığında anlaşmıştık.
•Evet.
~Peki, bir metni okumak bize anlam verebilir mi?
•Her zaman değil.
~Peki, o metni anlamış olur muyuz?
•Bazen.
~Neden?
•Anlamdan önce düşündüğümüz için mi?
~Evet, düşünerek anlam yaratmaya çalışıyoruz. Düşünmek için sözcüklere ihtiyacımız yoktur ama anlam için düşünmeye ihtiyacımız vardır. Düşünceyi de anlatmak için sözcükler gerekli. Oysa biz hep tersini yaparız. Sözcükleri düşünmeden çoğu zaman da özensiz bir biçimde kullanırız. Öyleyse söyler misin, eğer sözcükler olmasaydı, anlamlandırdığın düşünceleri nasıl ifade ederdin? Anlamı neyden yaratırdın?
•İşaretlerle, duygu biçimleriyle veya edebi sanat olmayan sanatlarla ifade ederdim sanırım.
~Bu dediklerin olabilir. Yine de şunu öğrenmek istiyorum. Düşüncenin altında yatan anlam, öznel yoruma açık. Bunu öznel olmadan, herkesin anlayacağı biçimde nasıl ifade ederdik?
•Anlam aynı zamanda özneldir evet. Kişinin evreni algılamasına göre değişir. Yani düşünme biçimine göre değişir. Belki de anlamı hiçbir polemik yaratmadan sözcüklerle ifade edebiliriz.
~Demek ki sözcükler anlamın yansıması. Düşüncenin yansıması nasıl anlam oluyorsa, düşünce ve anlamın yansıması da sözcükler oluyor. Yine de şöyle bir problem var. Yazılı bir metin çoğu zaman okuyucu tarafından farklı anlamda yorumlanabilir. Özellikle de edebi metinler.
•Kesinlikle çünkü anlam düşünmenin ürünü. Düşünmek de anlamak da öznel demiştik. Peki nedir sözcükleri nesnel kılan?
~Hayal etmeni istiyorum. Bir sabah uyanmışsın ve düşünce yetini kaybetmişsin. Ne yapardın?
•Neler olduğunu anlamaya çalışırdım.
~Bir sabah uyanmışsın ve anlam yetini kaybetmişsin. Ne yapardın?
•Neler olduğunu düşünmeye çalışırdım.
~O zaman şimdi kapat gözlerini. Bize, düşünce ve anlam yetisini yitirmiş bir toplumun nasıl perperişan bir hayat yaşadığını anlat. Çünkü gözümüzün önünde gördüklerimiz bizi artık değiştirmiyor. Kaybettiğimiz anlam ve düşünceyi sözcüklerle inşa edelim. Belki o zaman insanın var olma nedenini yeniden tanımlayabiliriz.
Ne güzel bir sohbet ve ne güzel bir anlatım. Elinize sağlık.