Gürültü

Yazar Hakkında: İhsan KUTLU

Genellenebilirlik ve Hümanizm

Ahlak felsefesi yapacak kadar bilgiye ve yetkinliğe sahip değilim. Ancak bildiğim bir...
Devamını Oku

Büyük şehrin küçük ama tarihi bir semtinde devam eden inşaat çalışmaları büyük bir gürültüyle devam ediyordu. Her yerde iş makineleri, iskeleler, renkli renkli kasklar takmış işçiler vardı. İşçiler yapılan binaların yeni sakinleri kendileri olacakmış gibi büyük bir gayretle çalışıyordu.

Kalıp ustasının çekiç sesi, iki kişinin ancak sığabildiği küçük balkondaki taburesinden karınca gibi çalışan işçileri seyreden yaşlı nineyi rahatsız etmişti. Çekicin çiviye her vuruşunda istemsizce gözleri kırpılan nine hem iç geçiriyor hem de kendi kendine söyleniyordu: “Nereden gelmişlerdi böyle? İstila ettiler dört bir yanı. Nefes bile alamıyoruz artık. Hele bu gürültü yok mu, beynimin içindeler. O usta, çekici her vurduğunda sanki aklımdan hatıralar birer birer uçup gidiyor. Biz neyse ki şanslıyız. Çoğu gitti azı kaldı ama ya geride kalanlar?”

Sonra birden fark etti ki kendi çocukları onu yıllar önce terk etmişti. Çekilmez, huysuz, inatçı biriydi. Çocuklarına da az çektirmemişti hani. Oğlunu okul okumak yerine bir tamirhaneye vermişti. Bunu iyi niyetiyle, eli ekmek tutsun diye yapmıştı ama gel gör ki onun bu niyeti çocuğunda makes bulmamıştı. Kızıysa istemediği biriyle evlendirildiği için annesine kızgındı. İkisinin de evi terk ederken çarpıp çıktıkları kapının sesi halen ninenin kulaklarındaydı.

Şehrin ve inşaatların gürültüsü an be an ninenin kulaklarını çınlatıp ondan bir şeyler alıp götürüyordu ama hiçbir çekiç darbesi ninenin hatırasındaki kapı sesi kadar onu yalnız ve çaresiz bırakmamıştı.

Yazar Hakkında: İhsan KUTLU

Genellenebilirlik ve Hümanizm

Ahlak felsefesi yapacak kadar bilgiye ve yetkinliğe sahip değilim. Ancak bildiğim bir...
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir