İnsanın Karanlık Algısı

Yazar Hakkında: Emre ESEN

Ey Özgürlük

Lodos fırtınası, göz gözü görmüyor… İğne atsan yere düşmeyecek zamanları geride bırakmış...
Devamını Oku

İnsan, rutinin dışına çıkıp farklı şeyler yapıyorsa ve önemli kararlar almaya çalışıyorsa yaşadığını hissediyor. Yine öyle bir dönem…
Herhalde, hayatta nelerden beslendiğimiz çok büyük önem arz ediyor.
Beslenmenin dışında, fazla yüklerinden kurtulmak da önemli. Sanırım yazma kısmı da burada başlıyor.
Melankoliyi seviyoruz toplumca, ne yapalım (!)
Bu sefer tek değilim, yanımda bir sürü kişi getirdim.
Karanlık…
Yaşları 11-15 arası değişen yüzden fazla kişiye sordum, karanlık sizde tek kelimeyle ne ifade ediyor diye…
Çok farklı şeyler söylendi. Genel olarak bu araştırmanın sonucunda şu kanıya vardım. Adının melankoli olduğunu tam olarak bilmeseler de melankoli yada olumsuza yorma durumu genetik.
Belki de Sokrates’in töz(doğuştan getirilen) fikri, karanlığa örnek…
Hülasa; sorduklarımın çoğu karanlığı bilinmezlik, yokluk, korku, hiçlik, ölüm şeklinde tanımladı. Yaş itibariyle; masal, cin, peri diyen de çıktı. Aralarında orijinal fikirler de vardı. Batman, paradoks, heyecan gibi.
Geçmişte hangi milletten bahsedersek edelim ışık; büyük önem arz eden, tanrısal özellik atfedilen bir kavram. Bu Antik Yunan’da da böyleydi, Mısır’da da…
Işık bu kadar önemliyken, kutsalken; tersi olan karanlığın da bir o kadar kaçılası, korkulası bir durum olması da gayet normal.
Tanrısallıktan biraz daha insanın özüne inip insanın karanlığına bakacak olursak; kendi karanlığımız, iyiyi takdir etmeyip kötüye alkış tutarak gün yüzüne çıkıyor.
Her gün ama her gün insanlar kötülükten, insanın karanlık tarafından ölüyor. İçindeki karanlık hırslara, kontrol edemediği karanlık öfkeye yenik düşüyor.
Cinayeti, kavgayı, hak yemeyi televizyonlarda “İnsanız, yazıktır, kimse bunu hak etmiyor, ben asla böyle olmam, neyi paylaşamıyoruz !” diye eleştirirken; komplo teorileri içeren, şiddetin ön plana çıktığı kitabı da diziyi de el üstünde tutup alkışlıyoruz.
Karanlığın aydınlığa dönüşü kendi içimizde başlamalı. Kötülük zincirini önce içimizde sonra da rol-model olduğumuz gençlerde kırmalıyız.
Otobüs sırasında birinden daha önce davranıp bindiğimizde, tanıdık vasıtasıyla herhangi bir yerde kayırıldığımızda hatta daha basiti kimse yokken yere çöp atıp birileri varken duyarlı olduğumuzda kendi karanlığımızdan çıkamayız.
Örnek olacağımız kişinin hata yapmasına, sorumluluk almasına izin vermeliyiz. İnsanlığın karanlık tarafından, mutlak bir iyilikle onları korumak mümkün olmayabilir. Basit hilelerle, şark kurnazlığıyla elde edilmiş başarılarını översek hatta bunları yetişkinler olarak biz yapıp da ‘aman sakın siz yapmayın!’ dersek zincirin kırılacak halkasını bırakın kırmayı, karanlık insan yüzüyle daha da perçinlemiş oluruz. Unutmayalım ki bizlerin birer aynası onlar, onlarda kendimizi görürüz. Onlar da bizi izler daima.
Sonra…
Herhangi bir ebeveyn, on yaşındaki çocuğundan;
“Ben, sizin yansımanızım unutmayın!” cümlesini duyduğunda şaşırmasın. Ben şaşırmıştım…
Madem insanlığın karanlık yüzünü kısmen görecekler, mutlak bir aydınlık yok.
Bari bir yaşa kadar karanlığı sadece ‘Batman’ sansınlar…

Bu içeriğin etiketleri
, , , , , ,
Yazar Hakkında: Emre ESEN

Ey Özgürlük

Lodos fırtınası, göz gözü görmüyor… İğne atsan yere düşmeyecek zamanları geride bırakmış...
Devamını Oku

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir