Yolculuk yaparken uyuyamayanlarımız vardır. Bir günden diğerine giderken hepimiz mecbur uyuyoruz, öyle değil mi? İnsanoğlu yıllardır aynı yolculuğu yapıyor. Annemle babamın birlikte yolculuk yapmaya karar vermesi sonucunda, bu satırları yazıyorum ve sizler de aynı nedenden bunları okuyorsunuz.
Dört veya beş yaşlarındayım… Hayatımda şaşırdığım ilk şey, nefes aldığımı fark etmem olmuştu. Sanki ilk kez o zaman nefes almaya başlamıştım, yapmaya başlamasaydım bir daha yapmak zorunda kalmazdım. “Ne yapacağım ben şimdi” demiştim defalarca nefesimi tutmaya çalışırken… Yanlışlıkla yaptığımı düşünmüştüm. Sonra annemi takip etmeye başladım ve onun da nefes aldığını görünce rahatladım… Herkes nefes alıyormuş da Allah’tan çok sorun olmadı, kabullendim…
Nerede ve ne zaman yaşamaya karar verdim bilmiyorum ama yaşadığımı böyle fark etmeye başlayan bir insanım ben. Umarım yaşadığıma memnun olurum. İnsanın yaşaması mı ağır bir sorumluluk; yoksa başkasını yaşatması mı? Ya da başka birinin yaşamasına neden olması mı ağır bir sorumluluk? Bilmiyorum… Ama karar vermek gerekiyor. İnsanın iradesi bir mucizeyse tüm erkekler ve kadınlar bu mucizeyi gerçekleştirir, eğer insan sıradansa; tüm erkekler ve kadınlar bu mucizeyi sıradanlaştırır.
Her şeyi bildiğini düşünen insanlar var mesela, bizlerin nasıl yaşaması gerektiğine karar verebilirler. İlk kez bu dünyaya geldiğini belli etmeyecek kadar hamaratlar yaşamak konusunda. Onlar ki daha önce yaşamış gibi profesyonel bir insan olarak bu dünyada yaşıyorlar. Bazılarımız ise onların arasında, onlarla yaşarken, amatör bir insan gibi hissediyor olmalı kendini… Ben o amatörlerden biriyim mesela… Sanıyordum ki bu dünyaya ilk kez ben geldim ve kimse bana bunu söylemiyor. Psikoloğa bunu söylediğimde 18 yaşındaydım…
Sokrates’in “Senin almaya cesaret edemediğin riskleri alanlar, senin yaşamak istediğin hayatı yaşarlar” sözü belki de bazı amatörlerin dünya yolculuğunun da rotasıdır.
Hayret eden insan merak eder. Şaşırdınız mı? Yoksa herkesten her şey beklenir mi?
Çevremdeki insanlar hayret ettikçe daha önce yaşamadıklarından emin olmaya başladım. Daha fazla yolculuk yapan insanlar yaşayacaklarınızı tahmin edebilirler. Başka türlü nasıl bilebilir ki insanlar yaşayacaklarımızı? İsa’dan önce bile farklı coğrafyalarda yaşamış insanlar, nasıl bilebilir ki ne yaşayacağımızı; nasıl tahmin edebilirler ki?
Sokrates’ın hayreti; filozofların içine düşmüş, kıvılcımdan büyüyen bir yangın gibiyken Platon; “içimizdeki çocuğun her defasında sobanın ne hissettiğini anlamaya çalışma çabası” olarak yorumlar. Aristoteles ise “çıkan bu yangının çelişkisini çözmek için yarattığımız çaba” olarak yorumladı. (4)
İsa’dan önce 2000’de bir Hitit duası da Stoacıların 3. yy’da duası da aynı şeyi söylüyor: Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için; cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için; sabır, ikisi arasındaki farkı bilmek için; akıl ver… (6)(9) Henüz 18 yaşındayım: Bir dünya atlası aldım bir de tarih atlası… Gecelerce gözlerimden yolculuk aktı durdu… Sonra dağlar ve vadilerden akan göçler; nehirler ve şehirlere ulaştı… Hayret edilecek bir hayatın ortasındayız ki sonunda hala şaşırdığımız ölüm var. Halihazırda başlamış bir yolculuğumuz var. Gökleri tarif eden megalitlere, yıldızları tarif eden piramitlere şüphesiz hayret duygusu ile başlandı. Coğrafya, bir tarihtir ve dünya kaderdir. Her kültür, her coğrafya iklimlerin, savaşların, hastalıkların uğrak yeri olmuş tarih boyunca. Tarih ise bir kader olmamalı.
İbni Haldun’un “Coğrafya kaderdir” cümlesi, ilk okunduğu vakit, sanki kaderin alın yazısı olduğu anlamını taşır.(1)(7) Yazgıyı değiştiremezsiniz. Modern tarihin babası sayılan İbn-i Haldun’un kaderimizi coğrafyamıza bağladığı sözünde geçen kader kelimesi: Kamer suresi, 49. Ayet “biz her şeyi belirli bir ölçüyle yarattık”. (8) Halbuki kader sözcüğü burada ölçü anlamında kullanılmıştır. Coğrafyamız ademoğlunun ölçüsüdür.
Tevrat ve İncil’de dünya tanımlanırken; matematiği ve geometrisi tarif ediliyor. (10) Kuran’da adı geçen dünya kelimesinin ise adeta bir ölçü birimi gibi bizleri tarttığı görülür. Dünya kelimesi bir ayette Arapçada çoğul olarak kullanılan düna kelimesinden türeyerek, semaya yakın anlamındadır. Başka bir ayette ise; ilk anlamında kullanılır. Bazı ayetlerde ise; arz anlamında kullanıldığı kabul edilir.(2) Coğrafyamızda kader birliği yapan bizler; dünyayı sadece mekan anlamında kullanırız.(3)(5) Ölçü kabının içindeki insanlarız, hem yere yakın bedenlerimiz hem göğe yakın ruhlarımız var.
Dünya bir ölçü, tarih ise ölçünün tarifidir. Hepimiz ölümden önceki hayatı yaşıyoruz. Tarif edilen tarih; dünyayı yaşamak ise dünyayı yaşamak; arz ve gökyüzüne bakmaktı…
Gündüz güneş herkese yeter, kimse bir şey aramaz fakat gecede, karanlık ne kadar koyu olursa bilmediğimiz şeyler bizi yoklar. O yüzden bilemediklerimiz hem Ay’a hem geceye aittir. Daha da yaklaşmak için en bilinmeze uykuya teslim olmak zorundayız. Bir nevi hep birlikte ufak bir ölüm çıtırtısıdır bu hayatımızda. Ölmemek için direniyorum fakat her gün doğumunda da dirilmemek için. Yolculuk yapmamak için ne kadar direnebiliriz ki! İlk ölen insanı düşünüyorum mesela, ilk uyuyan insanı… Halbuki ölmek ve yaşamak arasındaki sınır neydi? Yaptıklarım, yapacaklarım ve yapamadıklarım. İşte bu bile dünya ve sonrasındaki seyahatimizde, sıkışmışlığımız için, yaşamın icadını her seferinde insana bırakıyor.
Gündüz Güneş’i kovalarken, gece Ay’ı yakalarken defalarca yaptığımız halde nasıl uyuyacağımıza karar veremiyoruz.
– Yolculuk nasıl geçti? Denmiyor da: –İyi uyuyabildin mi?
Bazen uyumak karanlık geliyor işte böyle, büyük yolculuğun, ölümün provası gibi… Şimdi ben de ruhumu birkaç saatliğine özgür bırakacağım. Sizce bu dünyaya gelmeden önce, ruhlarımızla bir anlaşma yapmış olabilir miyiz? Çünkü bazılarımız uykuyu daha çok seviyor. Buna göre ruh bedenle anlaşamadığı için belki de uzun süre bedeni terk etmek istiyordur…
KAYNAKÇA
1 Kaygalak, İ. (2021). Coğrafya Kaderdir” Üzerine On the “Geography is Destiny.
2 TATLI, B. (2005). Kur’ân’da” Dünya” ve” Arz” Kelimelerinin Kullanımı. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 46(2), 259-265.
3 VANLI, M. (2022). Yunus Emre’nin şiirlerinde dünya tasviri. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 22(Özel Sayı), 79-104.
4 SALTUKLU, Z., & TOPRAK, M. (2021). Platon, Aristoteles, Jaspers ve Heidegger’e Göre Hayret Kavramı. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 25(1), 159-167.
5 https://turkcenedemek.com/kelime/d%C3%BCnya/
6 https://www.etimolojiturkce.com/kelime/d%C3%BCnya
7 https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/sosyolojinin-babasi-ibn-haldun/2539965
8 https://ebiber.gen.tr/tanr%C4%B1m-bana-de%C4%9Fi%C5%9Ftirebilece%C4%9Fim-%C5%9Feyleri-de%C4%9Fi%C5%9Ftirmek-i%C3%A7in-cesaret/
9 https://acikkuran.com/54/49?amp=1
10 https://www.kutsalkitap.org/evren-dunyanin-yasi/