Zihin Tarlası

Yazar Hakkında: Mehmet İlhan ŞAHİN

Aynasız Yalnızlık

Yaptığımız iş ve alışverişlerde başka insanların ölçüsüne, tartısına çok değer veriyoruz. Bir...
Devamını Oku
Mehmet İlhan Şahin

İki çiftçi hayal edin.

 

Tarlaları birbirine benzer, verimli mi verimli! Biri tarlasına sağlam tohumlar bulup ekiyor. Onu, yabani otlardan ayıklamaya ve onu, tertemiz sularla sulamaya dikkat ediyor ancak, ürün alması uzun zaman sürüyor. Üstelik ürünün miktarı az, görüntüsü de mütevazı…

 

Diğer çiftçi ise, tarlasına sağdan soldan topladığı, ne idüğü belirsiz bir takım çekirdekleri ekiyor. Çekirdekler büyük bir hızla meyve veren ağaçlara dönüşüyor. Çiftçi, çevreden taşıp gelen kirli suların ağaçlardaki meyveleri büyütmesinden büyük bir haz duyuyor. Elde ettiği mevve hem bol miktarda, hem gösterişli, hem de tatlı ki değmeyin çiftçinin keyfine!

 

İki çiftçi de ürünlerini pazara götürüyor.

 

İlk çiftçi ürünüyle gururlu ama onu asıl var edenin kendisi olmadığının şuurunda. Zira ne tohumu yapan kendisi, ne tarlayı, ne de suyu… Çiftçi, verdiği emeğin ve gösterdiği sabrın farkında, hepsi o kadar! O, tevazu içinde, malını pazarlamıyor, arz ediyor, hatta bir nevi paylaşıyor. Alıcısının çok olmayacağını bile bile… Değerini bilen gelir, diyor.

 

Diğer çiftçi ise bağırıyor, çağırıyor, malını öyle bir pazarlıyor ki, duymayan kalmıyor. Müşteri bol, meyveler kapışılıyor! Gel gör ki meyveler zehirli! Meyvelerin zehri yiyeni sarhoş ediyor, çok yiyeni ise hasta ediyor. Hasta olan ya o meyveyi üreten çiftçiye ve meyvesine müptela oluyor, yahut kendisi de onun gibi zehirli meyve üreten bir çiftçi olup çıkıyor. Zehirli meyveleri pazarlayan tezgahların sayısı pazarda arttıkça artıyor, heyhat, o arttıkça müşterisi de artıyor!

 

Neyin benzetmesi bu diyenler çıkabilir, izah edeyim;

 

Tarla insan zihnidir. Verimlidir, ancak ona ne ekersek, onu nasıl işlersek karşılığını ona göre verir. Tarlaya, tohum misali sağlam bilgileri eker, onları sabırla işler, tertemiz sularla, yani halis delillerle beslersek ve aralarından söylenti, tahmin gibi yaban otlarını temizlersek alacağımız ürün hakikat olacaktır. Onu elde etmek sabır ve emek ister. Miktarı bol değildir. Şatafatlı ve süslü de değildir, herkesi cezbetmez, ama değerlidir. Oysa değerini herkes bilmez.

 

Tarlaya ekilen ne idüğü belirsiz çekirdeklerse, bilgi gibi görünen fakat kaynağı belirsiz ve özünde çürük olan tahminlerdir. O çürük tahminler tarladan hızla sökülüp atılmaz ve beslenirse, çok büyük bir hızla önyargı ağacı haline gelirler. Önyargılardan neşet eden meyveler ise zanlardır. Yiyeni sarhoş eden, onunla besleneni hasta eden… Yalanlar zanları büyütür, tıpkı tarlaya taşıp gelen pis su misali…

 

Maalesef zannı hepimiz üretiyoruz. Asıl mühim olan, zanlarımızın kaynağı olan önyargılarımızla mücadele etmek. Bu mücadelenin en zor olanı ise, zihin tarlamızda gözümüzden kaçmış ve biz toyken büyümüş önyargı ağaçlarını kökünden sökmek! Nitekim o önyargıların bazısı o kadar köklü oluyor ki, sökmek hem çok gayret istiyor hem de yıllar alabiliyor. Yine de bir ömür de sürse, gayret etmeye değer… Zira gayretimiz, zanlarla esriyenlerden değil, hakikatin değerini bilen ve ondan beslenenlerden olmanın gayreti.

Yazar Hakkında: Mehmet İlhan ŞAHİN

Aynasız Yalnızlık

Yaptığımız iş ve alışverişlerde başka insanların ölçüsüne, tartısına çok değer veriyoruz. Bir...
Devamını Oku